22 Ağustos 2014 Cuma

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 210 İNCİ BEYİT

210-  Şu zindandakilerin ayaklarındaki ağır zincirleri çözeyim (Canını dünya maddelerine sevgiyle bağlanmış, esir etmiş kişilerin), gökyüzüne bir merdiven kurayım da can, yücelere ağsın.

Sen cana can katan güzelsin, nihayet bizim şehrimizdesin, öyle olduğu halde tutuyor, garipliğe gönül veriyorsun, bu, vefaya (Sevgiye, dostluğa) sığar mı?

Avareliği (İşsizliği, güçsüzlüğü, başıboş dolaşmayı) bir şerbet gibi içmişsin; evin yolunu unutmuşsun; o Kabil’li büyücü karı, kötülüğünden sana çok büyüler yapmış olacak.

Şu birbiri ardınca konup göçen kervanlar, hep oraya (Allah’a) koşup gidiyor da senin başın neden dönmüyor, yüreğin nasıl kabarmıyor (Sıkıntı duymuyorsun), neden bu?

Kervanbaşının çanları önden arttan gelen seslerini duymuyor musun?
Nice yoldaşlarımız var da, nice hem-demlerimiz (Sıkı fıkı arkadaşlarımız) hep bizi bekliyorlar.

Bir bölük halk orda bizi beklemede, hepsi de bizim sarhoşumuz, bize dalıp kendilerinden geçmişler; a yoksul, padişahın yanına gel diye kulağımıza naralar atıyorlar.

Şu güzelliğe bak, şu edayı (Nazı, gönül çelmeyi) seyret.
Şu boya posa, şu yüze göze, şu ele ayağa bak bir kere.

Şu rengi (Çeşitli renkleri) seyret, şu temkine (İşin sonunu düşünerek tedbirli davranışa), vakara (Ağırbaşlılığa) bak, şu elbiseleri giyinmiş dolunayı (Ay gibi parlayan yüzü) seyret hele.

Serviden (Uzun boyundan) mi söz açayım, laleyi mi söyleyeyim, yoksa yaseminden mi bahsedeyim?
Mumu (Aydınlık verirken kendisini eritip yok ettiğini) mu söyleyeyim, leğeni mi (Tanrı yansımalarını gösterdiğini mi), yoksa seher yeliyle oynaşan gülleri mi (Aşk kokusunu bize taşımasını mı)?

Ateşkede (Sevgi ve saygı gösterilmesi gereken yer) gibi bir aşk, şekle bürünmüş surete girmiş, gelip çattı da gönül kervanının yolunu vurdu, ey genç, bir nefesçik aman ver.

Geceleri ta gündüzlere dek ateşler içindeyim, yanıp yakılıyorum; o kuşluk güneşinin yüzünden ne de kutluyum, ne de apaydın.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik.
1.    Dünyaya bağlanmış, hareketsiz kalmış inançlı dostlarımızın ayak bağı olan dünya sevgisinden kurtarıp yücelere çıkmaları için yol gösterelim ve yolu aydınlatalım, bunun için uğraşalım diye Şems Hazretlerine seslendiğini öğrendik.
2.    Güzelliğini neden gizliyorsun, kimsesiz ve zavallı gibi niçin davranıyorsun, büyü tesiri altında mısın yoksa diyerek Şems Hazretlerine seslendiğini öğrendik.
3.    Bunca insan Tanrı’ya ulaşmak için yola çıkmak için hazır olduğunu ama yolu bilen, önderlik edecek lider aradıklarını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretlerine bağlananların kendinden geçmiş sarhoş olmuş kişilerin olduğunu, öğrendik.
5.    Şems Hazretlerine saklanma, gel de bize güzelliğini göster diye bekleyiş içinde olduklarını öğrendik.
                                *
İşte böyle yaren,
Hak yolcularına önderlik etmesi için Şems Hazretlerine yüksek sesle davet edildiğini, Hazreti Mevlana’nın kendisine bağlanmış, kendinden geçmiş topluluğuna aydınlığını vermesini, güzelliklerini göstermesini istediğini öğrendik, anladık.
Kendini yetiştirmiş güzel insanı tanıyıp ta yakın olamamanın üzüntü verdiğini, yakın olmakla kutluluğa, aydınlığa ulaşılacağını öğrendik, anladık.
                                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar