210-
Şu zindandakilerin ayaklarındaki ağır
zincirleri çözeyim (Canını dünya maddelerine sevgiyle
bağlanmış, esir etmiş kişilerin), gökyüzüne bir merdiven kurayım da can,
yücelere ağsın.
Sen
cana can katan güzelsin, nihayet bizim şehrimizdesin, öyle olduğu halde
tutuyor, garipliğe gönül veriyorsun, bu, vefaya (Sevgiye,
dostluğa) sığar mı?
Avareliği
(İşsizliği, güçsüzlüğü, başıboş dolaşmayı) bir
şerbet gibi içmişsin; evin yolunu unutmuşsun; o Kabil’li büyücü karı,
kötülüğünden sana çok büyüler yapmış olacak.
Şu
birbiri ardınca konup göçen kervanlar, hep oraya (Allah’a)
koşup gidiyor da senin başın neden dönmüyor, yüreğin nasıl kabarmıyor (Sıkıntı duymuyorsun), neden bu?
Kervanbaşının
çanları önden arttan gelen seslerini duymuyor musun?
Nice
yoldaşlarımız var da, nice hem-demlerimiz (Sıkı fıkı
arkadaşlarımız) hep bizi bekliyorlar.
Bir
bölük halk orda bizi beklemede, hepsi de bizim sarhoşumuz, bize dalıp
kendilerinden geçmişler; a yoksul, padişahın yanına gel diye kulağımıza naralar
atıyorlar.
Şu
güzelliğe bak, şu edayı (Nazı, gönül çelmeyi) seyret.
Şu
boya posa, şu yüze göze, şu ele ayağa bak bir kere.
Şu
rengi (Çeşitli renkleri) seyret, şu temkine (İşin
sonunu düşünerek tedbirli davranışa), vakara (Ağırbaşlılığa)
bak, şu elbiseleri giyinmiş dolunayı (Ay gibi parlayan
yüzü) seyret hele.
Serviden
(Uzun boyundan) mi söz açayım, laleyi mi
söyleyeyim, yoksa yaseminden mi bahsedeyim?
Mumu
(Aydınlık verirken kendisini eritip yok ettiğini)
mu söyleyeyim, leğeni mi (Tanrı yansımalarını
gösterdiğini mi), yoksa seher yeliyle oynaşan gülleri mi (Aşk kokusunu bize taşımasını mı)?
Ateşkede
(Sevgi ve saygı gösterilmesi gereken yer) gibi
bir aşk, şekle bürünmüş surete girmiş, gelip çattı da gönül kervanının yolunu
vurdu, ey genç, bir nefesçik aman ver.
Geceleri
ta gündüzlere dek ateşler içindeyim, yanıp yakılıyorum; o kuşluk güneşinin
yüzünden ne de kutluyum, ne de apaydın.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik.
1.
Dünyaya
bağlanmış, hareketsiz kalmış inançlı dostlarımızın ayak bağı olan dünya
sevgisinden kurtarıp yücelere çıkmaları için yol gösterelim ve yolu
aydınlatalım, bunun için uğraşalım diye Şems Hazretlerine seslendiğini
öğrendik.
2.
Güzelliğini neden
gizliyorsun, kimsesiz ve zavallı gibi niçin davranıyorsun, büyü tesiri altında
mısın yoksa diyerek Şems Hazretlerine seslendiğini öğrendik.
3.
Bunca insan Tanrı’ya
ulaşmak için yola çıkmak için hazır olduğunu ama yolu bilen, önderlik edecek
lider aradıklarını öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretlerine bağlananların kendinden geçmiş sarhoş olmuş kişilerin olduğunu,
öğrendik.
5.
Şems Hazretlerine
saklanma, gel de bize güzelliğini göster diye bekleyiş içinde olduklarını
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Hak
yolcularına önderlik etmesi için Şems Hazretlerine yüksek sesle davet
edildiğini, Hazreti Mevlana’nın kendisine bağlanmış, kendinden geçmiş topluluğuna
aydınlığını vermesini, güzelliklerini göstermesini istediğini öğrendik,
anladık.
Kendini
yetiştirmiş güzel insanı tanıyıp ta yakın olamamanın üzüntü verdiğini, yakın
olmakla kutluluğa, aydınlığa ulaşılacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ