15 Ağustos 2014 Cuma

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 140 İNCİ BEYİT

140-  Yum (Kapat) ağzını sedef gibi, sarhoşluğu çıkarma safın önüne, sokma meydana da aklı başında erlerimiz, gayb âleminden (Görünmeyen yerde ebedi hayata devam eden âşıklar ) gene gelsinler bu yana.

A gönül, o kusurlara (Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama) karşılık özür dilemek için neler düşünmüşsün?

Onca bunca vefalar (Sözünde ve sevgisinde kararlı duruşlar) gelmede, sendense bunca cefalar (Eziyetler, sıkıntılar, çileler).

Ondan bunca keremler (Soyluluk, büyüklük, ululuk, asalet), sendense aykırı, ileri-geri işler.
Ondan bunca nimetler (Yaşamak için gereken her şey), sendense bunca hata.

Senden bunca haset (Kıskançlık, çekememezlik), bunca kötü düşünce, kötü sanı (Kötü sonuç olacak düşüncesi); ondansa bunca ihsan (Karşılık beklemeden yardım), bunca lütuf (İyilik, güzellik, hoşluk), bunca vergi (Doğuştan sahip olunan nitelikler).

Bunca ihsan niçin?
Acı canın tatlılaşsın, güzelleşsin diye.

Bunca kendine çekiş neden?
Erenlere ulaşsın, onlara katılsın diye.

Kötülüğe pişman oluyor, Allah demeye başlıyorsun ya; işte o zaman seni beladan kurtarmak için kendisine çeken o.

Yaptığın suç yüzünden korkuyorsun, kurtulmaya çareler soruyorsun ya, o anda seni korkutanı ne diye kendinde görmezsin?

Senin gözünü bağladıysa elinde bir mühre (Yuvarlak küçük top) gibisin, gâh yuvarlar seni, havaya atıp eğlenir.

Gâh yaradılışına, tabiatına bırakır; gümüş, altın, kadın sevdasına düşersin; gâh da olur,  canına Mustafa’nın hayal ışığını saçar, aydınlanırsın.

Bu yana çeker, iyi adamlara katar.
O yana çeker, kötülere ulaştırır, şu girdaplardan (Ters akıntıların oluşturduğu döngü ve içe çekişten) ya geçirir gemiyi, ya da girdaba (Tehlikeli yer ve duruma) atar, kırar dağıtır.
                            
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Aşkın zevkinden sarhoş olduğumuz zaman; sarhoşluğumuzu öne çıkarmadan, bağırıp çağırmadan, üstümüzü başımızı yırtmadan, suskun ve durgun kaldığımız zaman, görünmeyen âlemden ab-ı hayat suyu içmiş erlerin bize geleceklerini öğrendik.
2.    Eksikliklerimiz ve yanlışlarımız için Tanrı’dan özür dilemek için gönlümüzde karar vermemize rağmen, verdiğimiz sözleri unuttuğumuzu, yerine getirmediğimizi, oysaki Tanrı’nın sözünde durduğunu vaat ettiğini yerine getirdiğini öğrendik.
3.    Tanrı’da hata, eksiklik ve yanlışlar olmadığını, hata ve yanlışları, eksiklikleri kendimizde aramamız gerektiğini öğrendik.
4.    Tanrı’nın büyüklüğünden ötürü bağışlarda bulunduğunu, sayısız nimetleri bize verdiğini; bunlara karşılık da bizim hatalar, aykırılıklar, ileri geri işler yaptığımızı öğrendik.
5.    Tanrı’nın acı canımız tatlılaşması, güzelleşmesi için sayısız nimetler verdiğini öğrendik.
6.     Tanrı’nın bunca kendine çekişin sebebinin erenlere ulaşmamız ve onlara katılmamız için olduğunu öğrendik.
7.    Yaptığımız kötülükten pişmanlık duyduğumuz zaman Tanrı’ya sığınıp af dilemekle Tanrı’nın bizi belalardan kurtarmak için kendine çektiğini öğrendik.
8.    Yaptığımız suç yüzünden meydana gelen korku ve bu korkudan kurtulma çareleri aradığımız zaman da bizi korkutanın Tanrı olduğunu öğrendik.                                          *                                 
İşte böyle yaren,
Tanrı gözümüzü bağlamış ise top gibi oradan oraya zıplayıp duracağımızı, kendi halimize bıraktığı zaman da gümüş, altın, kadın sevdasına düşeceğimizi, bazen Peygamberimizin hayal ışığıyla aydınlanacağımızı, bazen iyi adamların içine katacağını, bazen kötülere katarak çıkmazlara sokacağını, ya kurtaracağını, ya da paramparça ederek kırıp dağıtacağını öğrendik, anladık.

Allah’a sevgi ve saygı ile bağlanıp ölçülerinde hizmet etmeyenin başına Çeşit-çeşit işler geleceğini, eminliğe ve sakin bir yaşayışa kavuşamayacağını öğrendik, anladık. 

Erenlere, evliyalara, velilere, Peygamberlere ulaşmamız için Allah’ın çeşitli olanaklar ve nimetler vererek acılığımızı tatlılığa çevirdiğini, bu durumun farkında olmamız gerektiğini, büyüklerimizin arasına katılmamız için uyanık olmamız ve bize düşen görevleri yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Elde ettiklerimizi kendi başarımız görür de bunlarda Allah’ın etkisini ve yetkisini görmezsek kendi halimize bırakılacağımızı, Allah’ın bizi top gibi istediği gibi oynayacağını, bir değerimizin olmayacağını öğrendik, anladık.
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar