110- Dünyayı sel kaplasa, her dalga deve kadar
büyük olsa suda yüzen kuşlara ne gam.
Gökyüzünde
uçan kuş, tutar da bunu düşünür mü?
Yüzümüz
şükürlerle parıl-parıl parlamada, denizin dalgalarına karışmışız; hani balık
gibi.
Balığa
da deniz, tufan can verir, canına can katar.
Ey
şeyh, bize bir futa (Ayıbı örtmek için parça kumaş)
ver.
Ey
su, dalgalan, sar bizi dalgalarınla.
Ey
İmran oğlu Musa, gel de asanı vur denize.
Bu
şarap, her başta bir başka sevda yaratmada, fakat bana o sakinin (Aşk sunanın ‘Allahın’) sevdası (Güçlü sevgisi) yeter, geri kalanın hepsi sizin olsun.
Saki,
dün yolda sarhoşların külahlarını kapmıştı; bugün de hırkamızı soymak için bize
birbiri üstüne şarap sunmada.
Ey
Ay’ın da, Müşteri’nin (Jüpiter yıldızı) de haset
(Kıskandığı) ettiği güzel, sen peri gibi gizlice
bizimlesin, beni güzel-güzel çekip götürmedesin; yalnız nereye götürüyorsun,
onu söylemiyorsun.
A
iki gözüm, gözümün ışığı, nereye gidersem gideyim, sen benimlesin; ister çek,
meyhaneye götür beni, sarhoş et, ister al, götür yokluk makamına yok et.
Dünyayı
Tur dağı bil (Allah ile konuşma yeri), biz de
Musa gibi tecelli (Allahın kendisinin belirmesini)
istiyoruz; her an Tanrı tecellisi gelmede, her an dağı yarıp parçalamada.
Bir
an olur yeşerir, bir an gelir bembeyaz olur, berraklaşır, güzelleşir.
Bir
an inci olur, bir an lâl kehribar kesilir.
Ey
ona kavuşmak, onu görmek isteyen, onun tecelli makamı olan şu dağlığa bak.
Ey
dağ, ne biçim şaraptı içtiğin şarap?
Biz
sarhoş olduk (Hoşa giden bir etki ile
kendinden geçmiş olmak) gelin dostlar
gelin.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik:
1.
Yükseklerde olan
kişiye aşağıda olan felaketlerin etkilemediğini öğrendik.
2.
Şükredenlerin
genel felaketlerden emin durumda olduklarını öğrendik.
3.
Vücudu örtmeye
bir kumaş parçasının yettiğini, insana hayat için aşk gerektiğini, yani güçlü
Allah sevgisi gerektiğini öğrendik.
4.
Tanrı aşkının
sevinç veren her şeyden, bütün
özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan, duyulan kıvanç durumundan
daha üstün olduğunu ve bu sevincin ne durumda olursak olalım bizden
ayrılmayacağını öğrendik.
5. Allah’ın çeşit-çeşit güzelliklerle kendisini gösterdiğini,
dikkatli olup bu güzelliklerden kendisini gösterdiğini öğrendik.
*
Müşteri yıldızı:
Tabiatı
ılımlı bir sıcaklık ve nemliliktedir bu yüzden ona saadet adı verilmiştir.
Bu
yıldızın özellikleri:
Dil
ve ilim, hilim (Doğuştan olan huy yumuşaklığı, şiddete
tahammül, nefsini heyecandan korumak) ve hayâ (Edep,
Allah korkusu ile günahtan kaçınmak), cömertlik ve alçak gönüllülük,
akıl ve iffet (Helal olana razı olup haramdan kaçınmak),
güzel ve manalı konuşma hususunda cehd (Güç ve
kuvvetini sarf etme) ve gayreti tespit edilmiştir.
Eğer
ana rahmine düşen çocuklara bu yıldızın şansı rastlarsa Allah’ın emriyle bunun,
tertemiz tabiatı (Huyu, karakteri) ve güzel
özellikleri onlara geçer.
Saydığımız
huy ve ahlaktan olurlar.
Şansları
Müşterininki olur, dünyaya mutlu olarak doğarlar.
Bu
yıldız, pazartesi gecesiyle Perşembe günü gündüz bulunmuş ve güneşin batışından
sonra o gecenin doğuşundan sonra da o gündüzün bir saatlik zamanları bu yıldıza
bağlanmıştır.
(Marifetnağme Erzurum-Hasankale’li İbrahim Hakkı Hz.4. cilt 4.
Bölümünden alıntı yapılmıştır)
*
İşte
böyle yaren,
Allah
sevgisinin güçlü olduğu aşkın tüm mutlulukların üstünde olduğunu ve ayrılıp
gitmeyen kalıcı bir kazanım olduğunu öğrendik, anladık, öğrendik.
RAVLİ YOKLUK MAKAMI yazarak Googleden okumalısın.
*
RAVLİ