12 Ağustos 2014 Salı

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 110 İNCİ BEYİT

110-  Dünyayı sel kaplasa, her dalga deve kadar büyük olsa suda yüzen kuşlara ne gam.
Gökyüzünde uçan kuş, tutar da bunu düşünür mü?

Yüzümüz şükürlerle parıl-parıl parlamada, denizin dalgalarına karışmışız; hani balık gibi.
Balığa da deniz, tufan can verir, canına can katar.

Ey şeyh, bize bir futa (Ayıbı örtmek için parça kumaş) ver.
Ey su, dalgalan, sar bizi dalgalarınla.
Ey İmran oğlu Musa, gel de asanı vur denize.

Bu şarap, her başta bir başka sevda yaratmada, fakat bana o sakinin (Aşk sunanın ‘Allahın’) sevdası (Güçlü sevgisi) yeter, geri kalanın hepsi sizin olsun.

Saki, dün yolda sarhoşların külahlarını kapmıştı; bugün de hırkamızı soymak için bize birbiri üstüne şarap sunmada.

Ey Ay’ın da, Müşteri’nin (Jüpiter yıldızı) de haset (Kıskandığı) ettiği güzel, sen peri gibi gizlice bizimlesin, beni güzel-güzel çekip götürmedesin; yalnız nereye götürüyorsun, onu söylemiyorsun.

A iki gözüm, gözümün ışığı, nereye gidersem gideyim, sen benimlesin; ister çek, meyhaneye götür beni, sarhoş et, ister al, götür yokluk makamına yok et.

Dünyayı Tur dağı bil (Allah ile konuşma yeri), biz de Musa gibi tecelli (Allahın kendisinin belirmesini) istiyoruz; her an Tanrı tecellisi gelmede, her an dağı yarıp parçalamada.

Bir an olur yeşerir, bir an gelir bembeyaz olur, berraklaşır, güzelleşir.
Bir an inci olur, bir an lâl kehribar kesilir.

Ey ona kavuşmak, onu görmek isteyen, onun tecelli makamı olan şu dağlığa bak.
Ey dağ, ne biçim şaraptı içtiğin şarap?
Biz sarhoş olduk (Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş olmak) gelin dostlar gelin.
                             ***
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Yükseklerde olan kişiye aşağıda olan felaketlerin etkilemediğini öğrendik.
2.    Şükredenlerin genel felaketlerden emin durumda olduklarını öğrendik.
3.    Vücudu örtmeye bir kumaş parçasının yettiğini, insana hayat için aşk gerektiğini, yani güçlü Allah sevgisi gerektiğini öğrendik.
4.    Tanrı aşkının sevinç veren her şeyden, bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan, duyulan kıvanç durumundan daha üstün olduğunu ve bu sevincin ne durumda olursak olalım bizden ayrılmayacağını öğrendik.
5.    Allah’ın çeşit-çeşit güzelliklerle kendisini gösterdiğini, dikkatli olup bu güzelliklerden kendisini gösterdiğini öğrendik.
                              *
Müşteri yıldızı:
Tabiatı ılımlı bir sıcaklık ve nemliliktedir bu yüzden ona saadet adı verilmiştir.
Bu yıldızın özellikleri:
Dil ve ilim, hilim (Doğuştan olan huy yumuşaklığı, şiddete tahammül, nefsini heyecandan korumak) ve hayâ (Edep, Allah korkusu ile günahtan kaçınmak), cömertlik ve alçak gönüllülük, akıl ve iffet (Helal olana razı olup haramdan kaçınmak), güzel ve manalı konuşma hususunda cehd (Güç ve kuvvetini sarf etme) ve gayreti tespit edilmiştir.

Eğer ana rahmine düşen çocuklara bu yıldızın şansı rastlarsa Allah’ın emriyle bunun, tertemiz tabiatı (Huyu, karakteri) ve güzel özellikleri onlara geçer.

Saydığımız huy ve ahlaktan olurlar.
Şansları Müşterininki olur, dünyaya mutlu olarak doğarlar.
Bu yıldız, pazartesi gecesiyle Perşembe günü gündüz bulunmuş ve güneşin batışından sonra o gecenin doğuşundan sonra da o gündüzün bir saatlik zamanları bu yıldıza bağlanmıştır.
(Marifetnağme Erzurum-Hasankale’li İbrahim Hakkı Hz.4. cilt 4. Bölümünden alıntı yapılmıştır)
                                           *
İşte böyle yaren,
Allah sevgisinin güçlü olduğu aşkın tüm mutlulukların üstünde olduğunu ve ayrılıp gitmeyen kalıcı bir kazanım olduğunu öğrendik, anladık, öğrendik.

RAVLİ YOKLUK MAKAMI yazarak Googleden okumalısın.
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar