17 Ağustos 2014 Pazar

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 160 İNCİ BEYİT

160-  Bir gün birisi Bâyezîd’e bir yolda yoldaş oldu.
Bâyezîd, “A kötü kişi dedi, işin gücün ne” dedi.
Adam” Eşekçiyim, ona kulum, köleyim ben” dedi.

Bâyezîd (Adama)“Yürü” dedi.
Sonra da “ Yarabbi, sen bu adamın eşeğini gebert de Tanrı kulu olsun” dedi.

Ey adı güzel Yusuf’umuz, damımızda nasıl da yürüyüp gitmedesin?
Ey kadehimizi kıran, ey kurduğumuz tuzağı yırtan sevgili.

Ey ışığımız, düğünümüz, derneğimiz, ey üstün devletimiz, acı suyumuzu bir coştur, kaynat da üzümümüz şarap olsun.

A dilberimiz, dileğimiz, a kıblemiz, Tanrımız, ödağacımızı ateşe attın ya, seyret dumanımızı.

A düzenbaz sevgilimiz, a sarhoş, mahmur gönlümüze tuzak kuran dostumuz, uzaklaşma bizden, sarığımızı rehin al.

Gönlün ayağı çamura saplandı kaldı, gönlün de yeri mi can vermedeyim ona, can.
Gönlün düştüğü sevda yüzünden vay gönüle, vay bize.

Ey canımızı tatlılaştıran, kendinden olanı geçir kendinden; kendinden geçeni getir kendine;
Bir şey ver yoksula.

Âşıklara ihsanda (Karşılık beklemeden yardım, iyilikte) bulun, tanyerini ışıklandır (Âşıkların dünyasını karanlıklardan kurtarıp aydınlat), tiryakı (Panzehiri) zehir haline getir (Aşkınla zehirle bizi).
Bir şey ver yoksula.

Ay gibi yüzünle bir bak, yoksulları arayıp duran lutfunla (İyilik, güzellik, hoşluk veren) bir merhamet et de yoldaş et bizi kendine;
 Bir şey ver yoksula.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Dünyalık mala sevgiyle bağlananın bağlandığına kul köle olduğunu, o kişiyi Tanrı yolundan alıkoyduğunu öğrendik.
2.    Tanrı’ya tamamen teslim olup bize yaptığı oyunları görmemiz ve izlememiz gerektiğini öğrendik.
3.    Gönlünü Tanrı’ya verenin ne yapacağını şaşıracağını, tüm beklentileri Tanrı’dan bekleyeceğinden hareketsiz kaldığını öğrendik.
4.    İyiliklerin, güzelliklerin, hoşlukların Tanrı’dan istendiğini ve o makamdan verildiğini öğrendik.
                                     *
İşte böyle yaren,
Gönlü Tanrı sevdasına düşenin sarhoş gibi kendinde olmadığını, Tanrı’nın da o sarhoşla oyun oynadığını, çeşitli hallere soktuğunu ve bu hallerden çıkarttığını öğrendik, anladık.
Kendimizden geçmeyi yani sarhoş olmayı, sarhoş isek ayılmayı, ışığıyla gönlümüzün, gözümüzün aydınlatılmayı, bizi aşkınla zehirlemeyi, yoksullara “İsteyin vereyim” diyen Tanrı’dan istememiz gerektiğini öğrendik, anladık.
Bir hastalığımız olsun o da aşk olsun.
                                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar