160-
Bir gün birisi Bâyezîd’e bir yolda
yoldaş oldu.
Bâyezîd,
“A kötü kişi dedi, işin gücün ne” dedi.
Adam”
Eşekçiyim, ona kulum, köleyim ben” dedi.
Bâyezîd
(Adama)“Yürü” dedi.
Sonra
da “ Yarabbi, sen bu adamın eşeğini gebert de Tanrı
kulu olsun” dedi.
Ey
adı güzel Yusuf’umuz, damımızda nasıl da yürüyüp gitmedesin?
Ey
kadehimizi kıran, ey kurduğumuz tuzağı yırtan sevgili.
Ey
ışığımız, düğünümüz, derneğimiz, ey üstün devletimiz, acı suyumuzu bir coştur,
kaynat da üzümümüz şarap olsun.
A
dilberimiz, dileğimiz, a kıblemiz, Tanrımız, ödağacımızı ateşe attın ya, seyret
dumanımızı.
A
düzenbaz sevgilimiz, a sarhoş, mahmur gönlümüze tuzak kuran dostumuz, uzaklaşma
bizden, sarığımızı rehin al.
Gönlün
ayağı çamura saplandı kaldı, gönlün de yeri mi can vermedeyim ona, can.
Gönlün
düştüğü sevda yüzünden vay gönüle, vay bize.
Ey
canımızı tatlılaştıran, kendinden olanı geçir kendinden; kendinden geçeni getir
kendine;
Bir şey ver yoksula.
Âşıklara
ihsanda (Karşılık beklemeden yardım, iyilikte)
bulun, tanyerini ışıklandır (Âşıkların dünyasını
karanlıklardan kurtarıp aydınlat), tiryakı (Panzehiri)
zehir haline getir (Aşkınla zehirle bizi).
Bir şey ver yoksula.
Ay
gibi yüzünle bir bak, yoksulları arayıp duran lutfunla (İyilik, güzellik, hoşluk veren) bir merhamet et de yoldaş et bizi
kendine;
Bir şey ver yoksula.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdülbâki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik:
1.
Dünyalık mala
sevgiyle bağlananın bağlandığına kul köle olduğunu, o kişiyi Tanrı yolundan
alıkoyduğunu öğrendik.
2.
Tanrı’ya tamamen
teslim olup bize yaptığı oyunları görmemiz ve izlememiz gerektiğini öğrendik.
3.
Gönlünü Tanrı’ya
verenin ne yapacağını şaşıracağını, tüm beklentileri Tanrı’dan bekleyeceğinden
hareketsiz kaldığını öğrendik.
4.
İyiliklerin,
güzelliklerin, hoşlukların Tanrı’dan istendiğini ve o makamdan verildiğini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Gönlü Tanrı sevdasına düşenin sarhoş gibi kendinde
olmadığını, Tanrı’nın da o sarhoşla oyun oynadığını, çeşitli hallere soktuğunu
ve bu hallerden çıkarttığını öğrendik, anladık.
Kendimizden geçmeyi yani sarhoş olmayı, sarhoş isek
ayılmayı, ışığıyla gönlümüzün, gözümüzün aydınlatılmayı, bizi aşkınla
zehirlemeyi, yoksullara “İsteyin vereyim” diyen
Tanrı’dan istememiz gerektiğini öğrendik, anladık.
Bir hastalığımız olsun o da aşk olsun.
*
RAVLİ