24 Ağustos 2013 Cumartesi

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 73

Ber sema-ı rast herkes çir nist
Lokma-i her murgaki incir nist
( Hazreti Mevlana, Mesnevi 1.inci cilt 2763 inci beyit açıklaması)

“ Herkes doğru anlamaya muktedir  (Erk) değildir.
Her kuşcağızın lokması incir değildir.”

Alçaklar ekmek için ilim öğrenirler.
Onların aşağılık dünyayı kazanmaktan başka maksatları yoktur.

Hâlbuki ilim şeytanla cenkleşmek (Büyük çaba, uğraş, kavga, çekişme) ve dini kemale erdirmek (Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik) içindir.

Bayağı adamların maksatları, Allah’a yakınlık hâsıl etmek için değildir.
Rütbe ve makam elde etmek için ilim öğrenirler, kendilerini marifet sahibi sanırlar.

Hâlbuki Hak onlara Kur’an-ı mübininde “Lâya’lemûn= Bilmezler” dedi.
O kimseler türlü-türlü ilimleri öğrendiler ama, Hazreti Ahmed’in fakr u fena bilgisinden habersizlikleriyle nefislerine pek zulmettiler.

                                  ***
Gülşen-i tevhid İbrahim Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkilap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.


                                 ***
Neler öğrendik:

  1. Her insan Allah sözlerini doğru anlama, yaşama, anlatma gücünü bulamaz, sözünde geçerlik, istediğini yaptırabilme gücünü, nüfuzunu bulamaz.
  2. Allah’ın tatlı, lezzetli, yok olmayan sözlerini her kişi kendisine gıda edemeyeceğini öğrendik.
  3. Aşağılık bayağı kişilerin Allah sözlerini söyleseler bile maksatları kişisel kârları olduğundan Allah sözlerinin manasına eremediklerini, dinleyenlere o tatlılığı, besleyiciliği, doyuruculuğu veremediklerini öğrendik.
  4. Allah sözlerini Allah’a yakınlaşmak için anlamaya çalışmamız başka bir maksat gütmememiz gerektiğini öğrendik.
  5. Allah’a yakınlaşmak için; bilgi bakımından olgunlaşmak ve şeytanın kandırmalarına, aldatmalarına karşı savaşmak için olması gerektiğini öğrendik.
  6. Hazreti Muhammed’in yolu olan yalnız Allah’a muhtaç olmak ve Allah’tan gelen her şeye razı olmakla olduğunu öğrendik.
                                             *
FAKR:
Yoksul manasına gelir.
Sofiler ise, kalbi ve eli boş olan, zenginliğe karşı arzu ve meyli bulunmayan kimseye fakir derler.
 
Rivayete göre peygamberden “ Fakir kimdir?” diye sormuşlar.
O da “ Fakir, kendisinde zenginlik sebeplerinden hiçbir şey bulunmayan, halktan bir şey dilemekten utanan ve kendi durumunu da halk tarafından bilinmediği için sadaka verilmeyen kimsedir” demiştir.
 
Fakirin, kendisini Tanrı’dan uzaklaştıran her düşünce ve meyli bir tarafa atması gerekir.
 
Hakiki fakir, dünya ve ahret ayakkabısını ayağından atan ve kendi varlığından tamamıyla geçen insandır.
 
Böyle bir fakir, hiçbir işi veya duyguyu veyahut da sıfatı kendisine mal etmez.
 
FENA:
Salikin (Bir yol arayan, bir yolda giden) kesret (Çokluk) âleminden aldığı renklerden yani bağlardan sıyrılıp çıkması ve yok olması.
(Dünya âleminin çok renkliliğinden ve aldatıcılığından, oyalayıcılığından kendini kurtarmak)
(Tek renk olma, çokluktan tekliğe ulaşma, resimden onu yapan ressama ulaşma)
 
İşte böyle yaren,
 
Hazreti Muhammed’in yolundan gidenlerin, yol işaretlerini önemseyenlerin doğru anlayışa sahip olabileceklerini öğrendik, anladık.
 
RAVLİ FAKR U FENA yazarak Googledan bu konuyu incelebilirsin.
                                        *
RAVLİ
 
 

Popüler Yayınlar