Hemçü hubân ki ayne cuyende sâf
“ Yoksullar (Geçinmekte çok sıkıntı çeken kimse, toplum, ülke, yoksuz, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara, düşkünler) yoksullar
(Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü
yitirmiş), Cömert (Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih,
ahi, bonkör) ararlar.
Güzellerin berrak ve saf ayna
aramaları gibi.”
Mal sahipleri mal
bağışlarlar.
Hal sultanları hal
bağışlarlar.
Ekmek isteyene zengin, ekmek
verir.
Can isteyene Veli can verir.
Alçak adam, ekmek için derviş
olur, cömertten, ekmekten başka bir şey istemez.
Âşıklar ise yalnız
maşuklarını (Sevdiğini, sevgilisini) isterler.
Onlardan, onları kazanırlar da
kimseden ekmek istemezler.
Cahil, ekmek için derviş
hırkasını giymiştir.
Riyası (İkiyüzlülüğü) da, düzenbazlığı da hep iyş u nûş (Zevk ve sefa işi) içindir.Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkilap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
***
Neler öğrendik:
1.
Fakirin cömert
zengini, cömert zenginin fakiri aradığını öğrendik.
2.
Güzellerin kendi
güzelliğini gösterecek aradığını öğrendik.
3.
En cömerdin Allah
olduğunu onu aramamız, ona yönlenmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Allah’ın kendi
güzelliğini görmek için insanı yarattığını, yarattığı kulların gönül aynasına
kendini görmek için baktığını, bundan dolayı gönlümüzü temiz ve parlak bir
halde bulundurmamız gerektiğini öğrendik.
5.
Çıkarı için din
adamı olanların, görünenlerin beğenilen ve sevilen olamadıklarını, iki, yüzlü
davrandıklarını öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Hazreti Mevlana’nın “ Ya
göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün” sözünü hatırlayalım.
İsteyen ve istenilen
birbirini çektiğinden iyi bir şey isteyen olmamız gerekir.
*
RAVLİ