Dil neyabi çuzki der dil hurdegi
“ Âşıkların hayatı ölmektir.
Gönül vermedikçe gönül
bulamazsın.”
Sen nesin?
Denizin yüzündeki su
habbecikleri (Su kabarcığı)gibisin.
Hakikatte sen sudan başka bir
şey değilsin.
Rüzgâr seni sudan dışarı
çıkarmıştır.
Sendeki bu taayyünü (Ortaya çıkıp görünen), hakikatte sana rüzgâr
vermiştir.
Git öl!
Varlık rüzgârını rüzgâra ver
ki, derya olasın da her murada eresin.Âşığın ölümü, o bildiğin ölüm değildir, su habbeciklerinin ölümüdür.
Su habbeleri ölmekle suya
dalarlar.
Aşk sultanı Mevlana, bu
nükteyi beyan etti.
O deniz öyle bir denizdir ki;
ummanda (Ulu, büyük, engin deniz)gark olmuştur (İçinde yok olma, batma, boğulma).
Mevlana diyor ki:
***
Gülşen-i tevhid İbrahim
Şahidi
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkilap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
Çeviren Midhat bahari Beytur
İnkilap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
***
Neler öğrendik:
1.
Âşıkların kendi
benliğinden, kendi varlığından ölü seviyesinde vazgeçip, sevgilisi ile var
olmak, sevgilisiyle içinde yaşamak için çalıştıklarını öğrendik.
2.
Gönülden
sevgiliye bağlanmayanın, gönlünü sevgilisine vermeyenin istediği ve beklediği
karşılığı bulamayacağını öğrendik.
3.
Özümüzün,
aslımızın ulu, büyük, derin ve engin bir âlemin bir damlası olduğunu, bu ait
olduğumuz yere karışıp özümüze dönmemiz gerektiğini öğrendik.
4.
Dünyada olan maddeye
bağlı olayların tesiriyle, dünyalık istek ve beklentilerimizin çokluğuyla ve ait
olduğumuz toplumun zorlamaları ve yönlendirmeleri ile aslımızdan uzaklaştırıldığımızı
öğrendik.
İşte böyle yaren,
Âşığın ölümü ruhunun Azrail
Hazretlerinin alıp gitmesiyle olmaz.
Âşık önce gönlünü, sonra
canını sevgiliye verir ve kendinde ben ve benlik içeren hiçbir şey bırakmayarak
kendisinde olan her ne varsa kendi rızasıyla, kararıyla, kendinde hiçbir şey bırakmayarak severek ve isteyerek sevgilisine
verir.
İşte buna âşık ölümü diyoruz.
Allah’ı sevmek etmek, ona âşık
olmak ne güzel, ne hoş, ne yüce bir istek.
Sevgi denizinde ölmekten
korkma, sevgi denizinde ölen ebedi hayat kazanır.
*
RAVLİ