1 Temmuz 2012 Pazar

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE KENDİ SÖZÜNÜ SÖYLEMEK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Bir gün, Eba Yezid, minber üzerinde şu sözleri söylüyordu:
“ Ben, içinde söz konuşulan (Tartışılan) bir meclis istiyorum.
Yoksa bu tahta minberden ne çıkar?”

O sırada bir kadın ayağa kalktı, yüzünü ona çevirdi.
Vaiz hemen:
“ Otur ey avrat!” dedi.

Kadın atıldı:
“ Ey Şeyh!
Kuru davacı!
Biliyorsun ki, şu senin halin ilk defa değil!
Her ne kadar sözün doğrudur ama sen kimsin?
Bu sözler mademki senin sözlerin değil, bu iş senin işin değil;
Kıyametin belirtisi odur ki heybetten ve siyasetten erkekle kadını ayırmak mümkün olmasın.
Her ikisi birbirine karışmış olsun” dedi.

Eba Yezid sustu.

Bu âleme seyir ve temaşa için gelmiştim.
Her harfsiz, işaretsiz sözü, her sessiz kelamı dinliyor, bu taraftan da sözler işitiyordum.

Diyordum ki:
“ Ey harfsiz söz!
Sen söz isen söyle, bunlar nedir?”

“ Bana kalırsa bir oyuncaktır” dedi.

“ O halde, beni oyuncak için mi gönderdin” dedim.

“ Hayır, sen istiyorsun ki, her şey kendi arzuna göre olsun.
Suda, toprakta bir yerin olsun da, ben bilmeyeyim ve görmeyeyim” dedi.

Şimdi her sözü işitiyor, ibretle her tarafa bakıyor, her sözün derecesini anlıyorum.

Hazreti Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
Her din bilgini bir gün bir sokaktan geçse, o sokaktan kırk gün şeytan geçemez
Burada, Peygamberimiz sadece bilgin demiyor, din bilgini diyor.

İsa’ya:
“Tanrı’nın oğludur” diyenler, onun birleşme yolu ile Tanrı’dan kopmuş olduğunu söylemezler.
Belki o, çeşitli doğuş örneklerinden bir örnektir.

Diyelim ki, bu söz filandan çıkmıştır.
Bu, bilinen manada doğmuş demek değildir.

Sultanı görmekle benim için bir zarar yoktur.
Ama onun için bu Şeyhleri görmekte ve emirlerle konuşmakta fayda vardır.

Onlar eğer Allah’ın has kulu iseler, bir havuzdan veya ırmaktan demiyorum, denizden bile geçseler etekleri ıslanmaz (Sıkıntı görmezler).

Ama bunlar onlardan değildir.
Bunların etekleri ıslanmak değil, belki baştan ayağa suya batar, boğulur giderler.

İşte bu sebeple, sultanlara onları görmekten ancak ziyan gelir.
Çünkü onlardaki yetenek ve iş yapmak arzusu, o din vurguncuları yüzünden kapalı kalır.

Mademki bizde de bir eğilim var, bu doğuştaki beraberliktendir.
Nasıl ki herkesin kendisi ile birlikte doğan bir perisi veya şeytanı vardır, derler.

İnsan onu sever ve fazla sevgisinden bir eser bırakır, bir şeyler koparır.
Bir kimse vardır ki, bizden uzak kaçar ama başka biri de bizimle sohbete, dostluğa layıktır.

Bizim hoşnutluğumuzu ister sırasında, ferman senindir der.
Ama onun gösterdiği bu bağlılıktan bizden razı olmadığı sezilir.

Her ne kadar, ferman senindir dese bile yine bizden hoşlanmadığı anlaşılır; bu yüzden duraklamalar görülür onda.

Başka bir yorum:
Âleme gelen herkesin kendisi ile birlikte gelen bir yoldaşı vardır.
Aşk, denildiği gibi, ezelden beri vardır.

Ama ruh hakkında fikir ayrılığı baş göstermiştir.
Bazı filozoflar, ruh ezeldendir, kadimdir, diyorlar.

Bazıları da sonradan yaratılmıştır görünüşünü ileri sürüyorlar.
Yani önceden yoktu sonradan var oldu.

Hele ruhlar topluluğu daha sonradır.
Hadiste:
Ruhlar toplanmış ordulardır” buyrulmuştur.

Ama bu topluluk da çeşitlidir.
Meyhane düşkünlerinin de bir topluluğu vardır, bozguncularında.

Biz ancak ruhla ilgili olan o topluluktan bahsedeceğiz.
Tanrı bilgisi her şeyi kaplamıştır” dediğimiz zaman, bu toplulukta Tanrı vardır.

Nasıl ki ayette:
Allah takva (Kötülük yapmaktan sakınanlar) ehli kişilerle beraberdir 
(Nahl suresi 128) ve ayrıca aynı ayette:
Allah güzel düşünen ve işler yapanlarla beraberdir” buyrulmuştur.

Şu hale göre Tatarlar, ilk yaradılışta bizimle birlikte (Aynı topluluk içinde) tanışmış olsalardı bu gün bu saatte de bizimle birlik olur, barışık yaşarlardı.

Böylece İmad ile o H’ye Tanrı,
Topraktan ve sudan yarattığım âlemde bir halife yaratacağım, sizi de o toprak ve su âleminin halifesi zatın soyundan üreteceğim “diye hitap etti.

Onlar:
“ Yarabbi!
Biz bu topluluk âleminde seninle birlikte rahat ve mutluyuz.
Korkarız ki sonra dağılalım, bu mutluluktan uzak kalalım!” dediler.

Tanrı buyurdu:
Ben biliyorum, siz bu sözü itiraz ve edepsizlik yönünden söylemediniz.
Ancak bana sığındığınız için, topluluğunuzun dağılmasından korkuyorsunuz.

Hâlbuki benim gücüm her şeye yeter, benim kudretimde eksik bir taraf yoktur.
Ben sizi yine toplarım, hep birbirinizle, hep bir arada, aynı kılıkta yeniden yaratırım!”

Hiç şüphe yok ki, şu âlemin yaratılışında bir maksat ve sebep vardır.
Bir mutlu kimse vardır ki, bu sarayın içi dışı, onun için döşenmiştir.

Geri kalan ne varsa onun uyruğu, onun kölesidir.
Her şey onun içindir.

Bu kâinat binası onun için yaratılmış, o bu kâinatın için yaratılmamıştır.
Nasıl ki, bir zenginin aziz bir konuğu vardır, onun şerefine güzel bir konak yaptırmış, döşemiştir.
Sonra da başka bir yere göçmüştür.

Bu konak boş kalır mı hiç?
Aradığımız Tanrı yolunun yolcuları vardır.
Ama onu akıl aracılığı ile arayanlar, bulmak isteyenler asla yol bulamazlar.

Meğerki aradığı zat doğrudan doğruya ona yolunu göstersin.
Bu yolcu isterse bütün âlemi ayağına çeksin, her yana ve her yöne başvursun,

Bilgiyi kendine kılavuz edinsin ve kendinden daha üstün, daha yetkili ve gerçeğe susamış bilginlerle düşüp kalksın.

O aradığı sevgili kendini göstermezse, şüphe yok ki hiçbir şey elde edemez.

Tanrı yolunun bilgisi mücahede ( Uğraşmak, savaşmak, nefsi yenmeye çalışmak, din düşmanlarıyla savaşmak) ile çalışmakla da elde edilemez.

Bir kimse bu bilgiye ermek için yerde, gökte durmadan uğraşsa bile eli boş kalır.
Karanlığa gömülür.

Meğerki Tanrı bilgisine ermiş erenlerden birinin eteğine yapışsın da onunla birlikte çalışsın.
Zaten o Tanrı velisinin arzusu da bu maksadı gerçekleştirmek değil midir?

Bu gün size, aradığınız o Tanrı adamı benim desem, Mevlana uzakta mı kalır?
Onun için ne mutluluktur ki, aradığını bulmuş, ona erişmiştir.
Yoksa aksilik, aksilik üstüne olurdu.

Bu gün size vereceğim öğüt şudur:
Önümüzde bir gün var ki, o güne “ Teğabün” yani kıyamet günü derler.
O gün:
Ah, biz ne yaptık!” demenin hiçbir faydası olmaz.
Ama kıyamet bu saatte faydalıdır.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Başkasının sözünü söyleyen kişinin kendini ululamasının doğru olmadığını öğrendik.
2.    Her insanın kendi arzusuna göre olmasını istediğini öğrendik.
3.    Tanrı’nın her şeyi kendi arzusuna göre düzenlediğini, gördüğünü, duyduğunu kalben inananın kişinin her sözü işitebileceğini, her olaydan ders alabileceğini, her şeyin kıymetinin derecesini anlayacağımızı öğrendik.
4.    Din bilginini olduğu yere şeytan’ın gelemediğini öğrendik.
5.    Doğuş ve çıkış sözü birbiri yerine kaydığı, kullanıldığı zaman yanlış anlamalara neden olunduğunu öğrendik.
6.    Bizden razı olanın dostumuzdur, bizim kararımızı kabul edenlerin de bağlı olanlar olduğunu öğrendik.
7.    Herkesin yoldaşı ile beraber yaratılmış olduğunu öğrendik.
8.    Toplulukların ayrı-ayrı yaratıldığını öğrendik.
9.    Tanrı’nın istediği topluluğu dağıttığını, yeniden topluluk yarattığını öğrendik.
10.                      Tanrı’yı akıl aracılığı yoluyla yol bulunamayacağını öğrendik.
11.                      Tanrı kendini göstermek istemezse, hiç kimsenin Tanrı’yı göremeyeceğini öğrendik.
12.                      Tanrı yolunu, Tanrı bilgisine ermiş erenlerden birinin yardımıyla bulunacağını öğrendik.
13.                      Kendi çalışmalarımızla bilinmeyen yönlere, karanlıkların içine gideceğimizi öğrendik.
14.                      Şems ve Mevlana Hazretlerinin Tanrı bilgisine ermiş yol gösterenler olduğunu, onları kendimize kılavuz etmemiz, yardım ve destek almamız gerektiğini öğrendik.


İşte böyle yaren,

Tanrı kendisini tanıtmak isterse yaklaşman için Tanrı erlerini sana tanıtır, sevdirir ve gönül bağı kurman için imkân sağlar.

Kendi başına ve akıl yoluyla Tanrı’yı bulamazsın değil tanrı’yı bulmak o yolu bulamazsın.

Tanrı erine hizmet ederek, sevgi ve saygı göstererek, her dediğini doğru kabul ederek onun götürdüğü yere korkmadan, tereddüt etmeden gitmelisin.

Hayatta olan Tanrı erine ulaşamamışsan veya anlayamamışsan Şems Hazretlerinin bu okuduğun kitabı okuyarak, Mevlana Hazretlerinin ve dostlarının kitaplarını okuyarak yol ve yön bulmalısın.

Bu satırlarla o büyüklerimizin sözleri sana nasıl yakınsa bilmelisin ki uykuda bile senin yetişmen için sana öğretmek, yardım etmek için daha yakınlardır.

Elbette ki Tanrı izni olmadan hiçbir şey istekten daha ileri gidemeyeceğin için aşağıdaki
RAVLİ TARİKATÜ’L­-ARİFİN RİSALESİ’NİN TENKİTLİ METNİ” Google’den okumalısın ve tatbik etmelisin.
                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar