Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:
Hazreti Muhammed (s.a) İblis’in suretinin nasıl olduğunu görmek arzusu duydu.
Ama gördü ki hepsinin üstünde Allah var,
Artık onda nasıl olur da İblis’in suretini görmek arzusu kalır.
Bunu böylece söylersem baş ağrısından kurtulursun.
Çünkü İblis, manevi bir surete bürünmek isterse, seni Tanrı’dan soğutacak bir surette görünür.
Gönlünü ona kapalı tuttuktan sonra da sana bir daha şeytan sevdası gelmez, ama yine de güvenme kendine.
Birinin kapısından çıkar, onun suretinde karşına gelebilir ve seni soğutur.
Süleyman-i Tirmizi dedi ki:
Bari din adamlarının sözlerini söyleyiniz.
Bunlar ki, her zaman minberlerde öğüt verir seccade üstünde otururlar, Muhammed (s.a) dininin yol kesicileri, vurguncularıdırlar.
Bayezid’in seccadesinde kurulur, Şakik-i Belhi’nin minberinde konuşurlar.
Kime öğüt verirler?
Oradaki cemaat mi, cemaat nerede?
Kalkar çarh vurursun (Tek başına Sema yapmak, kendi etrafında bir atak hiç kaldırılmadan dolaşmak).
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Tanrı’yı görmek arzusu olursa diğer arzuların baskısı, etkisi ve zorlaması kalmayacağını öğrendik.
2. İblis’in değişik suretlere girerek bizi Tanrı’dan soğutabileceğini öğrendik.
3. İblisin Tanrı yolundan gitmek isteyenini bu yoldan soğuttuğunu öğrendik.
4. İblisin oyununa karşı kendimizi emin hissetmememiz gerektiğini öğrendik.
5. Çok din adamının anlatımından dinleyenlerin zevk almadığını, heyecan duymadığını, dinleyicilerin de soru sormadan kendi dünyasında hayale daldığını böyle bir anlatımdan zevk almayanların kendi âlemine döndüğümüzü öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrı kimdir?
Nerededir?
Ne yapar?
Evvelce ne yapmıştır?
Şimdi ne yapıyor?
Sonra ne yapabilir?
Şekli şemalı nedir?
Bunlar ve benzeri sorulara cevap ararken yüce Tanrı’yı yakinen görmek ve birlikte olmak istersin.
Hatta onun gücünü bir şekilde kendiişlerinde ve isteklerinde kullanmak istersin.
Bu istek sende kendini gösterdiği zaman araştıran, inceleyen, gözlem yapan, geçmişten bu güne gelen öyküleri ve sözleri öğrenir, sayısız öğütler alırsın.
Dikkatin en yüksek Tanrı katı olunca daha aşağıdaki kişi ve olayların önemi ikinci sıraya ve daha alta giderek bakış açın genişler, önem sırasını yeniden sıralarsın.
Tanrı’ya daha önce gitmiş, görüşmüş söz ve hüküm getirmiş büyüklerin izledikleri yolları öğrenir uygulamaya çalışırız.
Böylece sayısız değerli bilgilerin ışığı ile yaşamımızda gittiğimiz yolu aydınlatmış oluruz.
En az fayda olarak da başkalarıyla lüzumsuz şikâyetlerden ve savaşlardan kendimizi uzak tutarız.
Bu arayışı yapmamış taklitçi bir din adamının Tanrı’yı görmek arzusunda olanlara:
Siz Tanrı’ya ulaşamazsınız!
Göremezsiniz!
Yaptıklarını bilemezsiniz!
Ve bunlar gibi Tanrı ve kulun arasına sayısız engeller koyarak ilişkiyi bir iblis gibi koparmaya çalışırlar.
Ve bunlar şöyle derler:
Sen bu işleri bilemezsin, biz biliriz.
Sen emredilenleri yap gerisine karışma.
Hatta sen iyilik yapmasını da bilemezsin, paranı bana ver de senin adına ve yerine iyilik yapayım diyerek organize olmuş cemaat ile bir şekilde temiz Tanrı kullarının yolları kesmekte ve sömürmekte olduklarını açıkça görebilirsin.
Yaren, Bu dalavere oyunlarının içinden kendini geri çekerek kendi etrafında dönerek kendini yetiştirmeye bakmalısın.
Tanrı zaten seninle beraber, niye dışarıda arıyorsun ki?
Şah damarından daha yakınım demek ne demek?
Tanrı ayetlerini, Peygamber efendimizin sözlerini söyleyerek sende güven sağlayarak seni sömürmek üzere tuzağa çekerler, orada telkin metoduyla senin ne düşünmen, ne yapman gerektiğini söyleyerek ömür boyu seni kendilerine köle eder, yararlanırlar.
Ey yaren,
Özgürce düşünerek ve seçerek tanrı yolunu kendin seçmelisin.
Sana kılavuz olacağı kendin öz iradenle seçmelisin.
Bütün Tanrı erleri kendine dön, aradığın kendinde, içine dön diye işaret vermektedirler.
İnşallah bu sözü doğru kabul eder de sana oynanan oyunlardan kendini kurtarırsın.
*
RAVLİ
