4 Temmuz 2012 Çarşamba

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE SOĞUK SÖZ YOLDAN ALIKOR

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Mevlana Hazretlerinin Sirâceddin’e hal diliyle söylediği bir şiirin şu anlamdaki mısralarında der ki:

Bir gün belki sevgiliye kavuşacağım,
Amma o geçip giden ömrü nerede bulacağım?

Ama bütün zaman gitmiş değildir.
Giden gitmiştir.
Bu saat hasret içinde geçmektedir.

Ancak burada geçen zaman bir iş uğrunda geçiyorsa artık her seferinde boşuna geçiyor diye pişmanlık gösterilmesi gerekmez.
Bu iş hesabı değil, işsizlik hesabıdır.

Mademki bir iş baştan tutulmuştur, pişmanlık öylesine gerektir ki, sonunda pişmanlığa da tövbe edilsin.
Bundan dolayı öyle bir iş ile uğraşmalıdır ki, sonucu yeter derecede latif (Yumuşak, hoş, güzel, nazik) olsun.

Onların sözlerinden sana soğukluk gelir, o söz senin çileni soğutursa nihayet dışarı, buradan dışarı acele çıkar gidersin.

Başlangıçtaki gidişe göre, çileye (Zevk ve sefadan el çekmek) göre bu düşüncelerden kurtulursun.

Ama nasıl olur da öyle aydınlık bir gidiş böyle soğudu, diye meraklanırsın.
Bunu kabul etmezsen sonunda kendini aynı kuruntuya kaptırırsın.

Evet, beş vakit namaz farzdır (Tanrı emridir), bunu aşikâr olarak kılarsın.
Yolun ayrı da olsa, onun farz oluşundan dolayı açıkça kılarsın.

Geceden sonra kadını uykuda bırakır, oğlunu kuru üzümle avutur, kızını çeyizle oyalar, sabaha kadar namaz kılabilirsin.
Bu helaldir.

Hazreti Muhammed’in (s.a) dini böyledir.
Ezan okunan yere de gider, halvette (Yalnız başına) de kalırsın.

Manevi dalgınlıktan dolayı müezzinin sesini duymadınsa, kaçacak delik aramaktansa Tanrı gölgesine sığınmak daha uygundur.

O zaman bütün soğukluklardan, ölümlerden güvenlik bulur, Hakk’ın sıfatlarıyla süslenmiş olursun.

Daima diri, varlıkları ayakta tutan o yüce Mevla’nın varlığını anlarsın.
Ölüm seni uzaktan görse ölür, çünkü ilahi bir hayat bulursun.
Bu yolda yürümek sessizce olmalıdır ki, kimse duymasın.

Bu ilim medresede kazanılır mı?
Bu, belki altı bin yılda yani altı kere Nuh Peygamber ömrü boyunca da elde edilemez.

O yüz binlerce tahsilin, belki kulun bir gün, bir an için Tanrı huzurunda olması kadar değeri yoktur.

Tanrı kullarından bir kul, Eflatun’un bütün bilgilerini yok ederek onu bomboş bir hale getirmek gücüne sahiptir, bunu yapabilir.

Ancak bir gün onunla yavaş-yavaş konuşur anlaşırsa, “ Bu adam büyük filozoftur!” diyebilir.
Çünkü Eflatun hem filozof, hem de bilgindir.

Nihayet peygamberlerle tartışır.
Boş söz değildir bu.

Onlar da bu işte bir lezzet bulmuşlardır, isterler ki peygamberlerin vazifelerini kendileri yapsınlar.
Nasıl olmaz diyebilirler, o bizim kardeşimizdir.

“ Bizi o bilir” derler ve bir tekmede onun aklını alt üst eder, onu bomboş bir hale getirirler.
Bu imkânsız mıdır?

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Geçen zamanı gere getirmenin mümkün olmadığını, şimdiki zamanı gelecek için değerlendirmemiz gerektiğini öğrendik.
2.    Güzel bir iş uğrunda çalışılıyorsa geçen zaman için pişman olunmaması gerektiğini öğrendik.
3.    Başkaları bu yoldan ne elde edeceksin ki, kazancını göster diyerek seni bu Tanrı yolundan döndürecek soğuk sözler söyleyerek kuruntulara sevk ettiklerini öğrendik.
4.    Bazılarının soğuk sözlerden etkilenip yolu terk ettiklerini öğrendik.
5.    Bazılarının da baştan karar aldığı bu yola soğuk sözlere aldırmadan devam ettiklerini öğrendik.
6.    Bu yolun başlangıcında soğuk sözler duymamak için, kuruntulara kapılmamak için en yakınlarından bile gizli ibadet ederek mesafe almamız gerektiğini öğrendik.
7.    Sessizlikte ve yalnızlıkta Tanrı’nın bizi gizlemesi ve koruması için Tanrı gölgesine girmemiz suretle Tanrı’nın varlığını anlayarak güvenli ve emin olarak Tanrı sıfatlarına bürünerek, ölümden korkmadan ilahi bir hayat bulacağımızı öğrendik.
8.    İlmi ledün bilgisini medreseden alamayacağımızı, yalnız ve sessiz bir ibadetle alabileceğimizi öğrendik.
9.    İlmi ledün bilgisin en akıllı ve bilginlerden daha üstün hale getireceğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı yolunda gitmeye karar verdiğin zaman, seni bu yoldan soğutmak isteyenler çok olur:

Bu yolda deli divane olursun vazgeç!
Millet mal mülk sahibi olurken kazancı gözükmeyen böyle bir işle boşu boşuna neye uğraşıyorsun ki!

Falancanın çocuğu meczup oldu, aklını yitirdi vazgeç!
Aklını fikrini niye bara kazanmaya harcamıyorsun ki! 

Hiç kimse senin bu doğru yolda mesafe alıp doğruları kendilerine söylemeni istemezler.
Onlar kendi doğru sandıkları kazanç peşinde senden yararlanmak peşindedirler.

Bu yol kararını iyi düşünüp aldıktan sonra gizli ve sessiz uzun müddet ilerletmek gerekir.
Bu yolda doğru yolu gösteren kılavuzun olmalıdır.

Kendi bilgi ve düşüncene göre bu yoldan gidemezsin.
Bu yoldan gitmiş ve dönmüş yol göstericin muhakkak olmalıdır.

Yol gösterenin sağ bulabilirsen daha iyidir,
Eğer bulamazsak veya güvenin olmazsa biline büyüklerin kitaplarından yararlanarak ve o büyükle kalben bağ kurarak ve bağlanarak beraber yolculuk etmek iyidir.

Yaren,
Halk hemen olsun, benim olsun, yorulmadan olsun, çok olsun, devamlı olsun, hiç kaybolmasın beklentisi içindedir.

Bu yolun yolcusu bu düşünceden kendini kurtarmıştır.

Şems Hazretlerinin ve Mevlana Hazretlerinin bereketi bizi de bulur.
İnşallah bu yol nasip ve kolay olur.
Âmin.
                                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar