7 Temmuz 2012 Cumartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE YOLU KİMDEN ÖĞRENECEKSİN

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Bir gün birisi bana dedi ki:
“ Ben, senden daha çok Mevlana’nın öğütlerinden faydalanıyorum”

Ben de buna karşı dedim ki:
Dostlar topluluğunu bir araya getirelim, onların anlayacağı bir bahsin (Konunun) yorumlanmasını yapalım”

Bundan maksat, cemaat aldatmak değil, ilmi bir fayda sağlamaktır.
Nasıl ki, Kuran’da Yusuf Peygamber, Tanrı’ya yalvarırken:
Yarabbi!
Bana mülk verdin, söz ve rüya yorumlamayı öğrettim.
(Yusuf suresi 101) anlamındaki ayette işaret olunan bu yalvarmayı ona öğreten kimdir?

Semaların ve yerin yaratıcısı” buyrulması da ona özel bir yoldan öğretilmiştir.

Genel yoldan da yine ayette:
Onun yorumlanmasını ancak Allah ve ilimde çok ileri olanlar bilirler” denildikten sonra,
Beni Müslim olarak öldür” diyor.
Tuhaf değil mi?

Bu açıklamadan sonra Yusuf hangi Müslümanlığı istiyor?
Sonra da:
“ Beni, Salihler topluluğuna kat!” diyor.

Hangi Salihler?
Her Peygamberde Salihlik vardır ama her Salih de peygamberlik yoktur.
Bu:
“ Tanrım!
Beni Peygamberlikten nasipsiz kılmadın, velilerden de nasipsiz etme, ruhumu onlara eriştir!” demektir.

Eğer böyle olmasa idi, hem İslam’da, hem de Salihlere karışmak yolunda sebat etmek ister miydi?

Emir terk olunamaz.

Şüphe yok ki, bu fakirin emrinde de faydalar vardır.
Bu emirle maneviyat kapıları açılır.
Fakir, dünyaya onun nimetlerine, onun sözlerine göz dikmez, o tavsife (Nitelemeye) sığmayan bir devlettir.

Şüphe yok ki, zengin çocuklarından, dünya nimetlerinden faydalanmış olanların bir şeye ihtiyaçları yoktur.
Onlar, onun peşinden koşmazlar, ama onlarda yumuşaklık ve büyük bir hoş geçinme isteği vardır.
Aşırı davranırlarsa o zaman fesat (Bozukluk) çıkar, onlarda nefislerinde üzüntü duyarlar ve üstünlüklerine yaraşmayan bir şey bekleyenler, nefislerini dünyadan ayıramazlar.
Onlar asla tövbeye de yanaşmazlar.
Dünya heveslerine katılırlar.
Onların Kuran’da:
Seni yol bilmez iken, doğru yola yöneltmedi mi?”
(Duha suresi 7) anlamındaki hidayetle (Hak yoluna, doğru yol) de ilgisi yoktur.
Hepsi sapkınlık tarafına kaçtılar.
Şeytan seni azdırınca sen kendinden hidayet yoluna girebilir misin?
O seni azdırınca halin sana Cebrail’in erişmesinden daha hoş görünür.
Belki sadece Allah kuluna karşı olan yardım ve gayreti ile seni bu yoldan çevirir.

Benim nefsim bana uysallık gösterir ki, önüme yüz binlerce helva ve kebap getirseler, gerçekten isteğim bile olsa, başkalarının can attıkları o yemeklere asla dönüp bakmam.
Vaktinde ona vereceğim arpa ekmeği, vakitsiz vereceğim kebaptan daha hoştur.
O kapalı kaldı.

                  ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Dostlar topluluğunda Tanrı’ya nasıl yalvarma yapılması gerektiğinin öğretildiğini öğrendik.
2.    Dostlar topluluğunda semaların ve yerin yaratıcına ulaşma yolunu öğrendiğimizi öğrendik.
3.    Dostlar topluluğunda Allah ve ilimde ileri gidenlerin yorumlarıyla ileri olanların yorumlarıyla bilgilenebileceğimizi öğrendik.
4.    Dostlar topluluğunda Tanrı’nın adalet ve düzeni verdiği, söz ve rüyayı öğrettiği kişilerden öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.
5.    Özel bir yol öğretisi ile Tanrı’nın kendisine nasıl yalvarılması gerektiğini öğrenenin bize öğretmesi ile bu yolu öğrenebileceğimizi öğrendik.
6.    Genel yol öğretisi ile Tanrıya yakın olanları, ilimde ileri gidenlerin yorumlarıyla Tanrı’ya nasıl yalvarmamız gerektiğini öğrenebileceğimizi öğrendik.
7.    Fakirlik yolunu seçenlere maneviyat kapılarının açıldığını öğrendik.
8.    Zenginlik yolu ile Tanrı’ya ulaşmak isteyenlerin tövbeye yanaşmadıklarını, dünya isteklerinden ayrılamadıklarını, nefislerini dünyadan ayıramadıklarını, dünya heveslerine kapıldıklarını, Şeytanın oyuncağı olarak azgınlaşacağını öğrendik.
9.    Tanrı’nın açık emrini yerine istediği gibi yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı yolunda en büyük engelin nefis olduğunu, nefsi bilmemiz ve nefsi itaat altına almamız gerekiyor.

Nefsini bilmeyen Tanrı’yı bilemez hükmü ile nefsi ve nefsin inceliklerini öğrenmemiz ve bilinçli olarak kontrol altına almamız gerekiyor.

Nefsi kontrol etmek kolay bir iş değil ve bir defa yapmakla da sonuç alınamayacağı için nefsine hâkim olmuş, ona boyun eğdirmiş büyüklerimizin yaşam öykülerinden ve söyledikleri sözlere önem vererek önerilerini ciddi olarak uygulamalıyız.

Nefse vaktinde ve ihtiyacın dışına çıkmayacak kadar istediğini vermek gerekiyor.
İstek çok önemli değil önemli olan ihtiyaçtır ve onun da tam zamanında yeteri kadar karşılanması gerekir.
                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar