Bir yerde şarap (Tanrı şarabı), kebap (Doğrudan doğruya ateşte veya kap içine su katılmamış olarak pişirilmiş et) oldu mu, düşünceyle (Ruhen algılanabilen kaynağa, kökene, asıl gerçekliğe ulaşma işi) gam (Üzüntü) oraya giremez;
Hadleri yoktur.
A dostlar, ölümsüz bir zevke (Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duyguya, hazza) dalın;
Yeşillik gibi, gül gibi dudaklarınızı suyun dudaklarına verin.
*
ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI
Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982
*
Neler öğrendik;
İnsan eli değmeden olmuş Tanrı şarabı ve kendine özgü olan durumu koruyan, başka bir etkiyle değişmemiş, bozulmamış olan bir yerde asıl gerçekliğe kolayca ulaşıldığını, üzüntülerden temizlenildiğini, bu yerde yalnız zevk olacağını öğrendik.
Zevkin gelip geçici değil ölümsüz bir zevke dalmamız, dudaklarımızın daima ıslak kalması için kendimizi ermiş, eren kişiye adamamız, hizmet etmemiz, öğretisini almamız, içselleştirmemiz gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ
