(S.324) Sakiy (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi), yüzün için olsun, gerçek aşkına sun ne toprağı gören, ne suyu bilen o şarabı (Tanrı şarabını).
Bedenim hasta değil, gönül (Kalpte oluşan duyguların) hastasıyım ben;
Şerbet de nedir ki?
Şarap (Tanrı şarabını) sun bana, şarap (Tanrı şarabını) sun (Nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek) .
*
ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI
Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982
*
Neler öğrendik;
İnsan eli değmeden oluşan helal şarabın veliler için Allah'ın hazırladığını, içenlerin sarhoş olup hoş bir hal aldıklarını, hoş hal alınca kendilerinden geçeceklerini, şarap kadehinin hakikat dünyasını göstereceğini, bu şarabın kokusuyla kişi yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel, olgun hale geleceklerini, bir kısmının da aklın erişemediği, açıklanamayan veya çözülemeyen gizemleri keşfedeceklerini öğrendik.
Mevlana Hazretleri Allah'tan ve Allah dostu Şems Hazretlerinden Peygamber efendimize sunulan iki kadehte biri süt diğeri şarap dolu olan kadehlerden Peygamber efendimizin sütü kendisi için tercih ettiğini, şarabı da ümmetinin hayırlı insanları için sakladığını, saklanan bu şaraptan istediğini öğrendik.
*
RAVLİ
