(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
6970. Sırça (Çabuk kırılabilen) gönülü (Kalpte oluşan duyguların kaynağını) sen kırdın;
Geceleri uykumu sen bağladın.,
Sen eldesin ya:
Yürü git de, uykuya (Uykuyu kov);
Değil mi ki hurdasın (İşe yaramayacak derecede bozulmuş, zarar görmüş), sana el atarım (İşine karışırım, müdahele ederim) elbet.
Bir şey sorarsam dudağını ısırır (Hayran kalır);
Fakat ben ısırmadan-ısırılmadan (Anksiyeteden, stresten, hayal kırıklığından veya gerginlikten) korkmam ki..
Tüm canım (Yaşamım, hayatım) ben, beden değilim;
Şu varlığım, tümden can kesilmiştir.
Gönlümü ağır (Yavaş hareket eden)-çirkin (Söz ve davranışları yersiz ve yakışıksız) kişilere vermem;
Hararetimi hiç soğutmam...
Güz (Sonbahar) değilim ben, baharım (İlk baharım);
Kış mevsimi hiç uğramaz bana.
Kim bu ayrana düşerse (Kurtulmak için çabalarsa) iyiden de vazgeçer, kötüden de.,
Ne varsa-ne yoksa hepsi de gönlüne (Kalbinde oluşan duygularının kaynağına) düşer;
İki (Madde ve mana) dünyadan da haberdar olur-gider.
Dün gece bir rüya gördüm;
Başsız-ayaksız (Top gibi) koşuyurdum..
Hem sakıynin (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişinin)
dudağını ısırdım;
Hem ölümsüzlük (Ebedi, kalıcı olma) şarabını (Tanrı şarabını) tattım.
Can aynasını satın aldım;
Sevgiliyi seyre daldım.,
Aynadan da vazgeçtim, sevgiliden de;
Bütün varlıktan kaçtım-gitti.
Bir put ki put-haneye sığmıyor;
Bir ara ki meyhaneye sığmıyor, bir saç ki tarağa gelmiyor;
Bir birşey ki yabancının gönlüne (Kalbinde oluşan duygularının kaynağına) girmiyor da girmiyor.
Bütün yaratıkların üstüne doğmuş olan o güneşlerin cömertlikleri, alemi kaplamış..
O güneşlerin ardında da berrak (Aydınlık, açık, duru, temiz) bir hava var.
Sevgi ışıklarının ardında da benim bir efendim var ki ışığıyla her yanı ışımış (Işık saçmış, ışıklandırmış) gitmiş.
Aşıklar, özlemlerinde (Sevgilisini görme, ona kavuşma isteği, hasret) ne de temizdirler;
Aşk da onları özler (Görme, kavuşma isteğinde)-durur.
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Şems Hazretleri kendisini göstermese de aşıklarından uzakta olmadığını, kendisinden uykuyu kaçırmasını, zarar görmüş duygu ve düşüncelerin temizlenmesine yardımcı olmasını, iyileşmek için müdahele etmesini Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinden istediği gibi bizim de istememiz, beklememiz gerektiğini öğrendik.
Sadece beden ile yaşam olmadığını, ruhsal hasta olmak korkusundan kurtulup bütünlüğümüzle yaşam ve hayat kesilmemiz gerektiğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerin soğut tabiatli olmadığını, sıcak olduğunu, sıcaklığını hiç kaybetmediğini öğrendik.
Ayran içine düşen böceğin kurtulmak için çabaladıkça ayranın yağının yapışacağını, daha ağırlaşacağını, kurtuluş ümidi kalmayınca, gücü tükenince kendini başına geleceklere teslim edeceğini öğrendik.
Kim Allah dostunu kendine sevgili edip sevgiyle bağlanırsa kendisinin çabalamalarının yorgunluktan öteye varmayacağını görerek ve yaşayarak sevgilisinin hükmüne gireceğini, madde ve mana dünyasında olandan bitenden haberdar olacağını öğrendik.
Mevlana Hazretleri çaresizlik içinde top gibi savrulup giderken Şems Hazretleri ile tanıdığını, Allah'ı sevdirdiğini, nurlar saçtığını gördüğünü, yakınlaştığını, ölümsüzlük şarabını ağzından tattığını öğrendik.
Can aynasında sevdiklerimizi karşımızda görür gibi gördüğümüzü, ne uykuda ne uyanık olmadığımız bir anda gözlerimiz kapalı bir halde bakarken özlediklerimizi göreceğimizi, birbirimize bakışlarımızla konuşabileceğimizi, haber alabileceğimizi öğrendik.
Allah dostu sevgili olarak gördüğümüz Şems Hazretlerinin bizim kontrolümüzde olmayacak kadar büyük ve güçlü olduğunu, güneş gibi cömertçe aydınlatıp ısıttığı, açıklık, duruluk, temizlik sağladığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini kendine efendi olarak seçip kabul ettiğini, sevgi ışığı ile neler yaptığını şahit olup aşık olduğunu, aşkın bunları özleyip görmek istediğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
