(Mevlana
Hazretleri öğüt veriyor)
1460. Sabah şarabı içilecek (Akşamdan kalma sersemliği giderecek) çağ (Vakit) gelir, tan yeri ağarır, güneş gökyüzünde
bayrağını yüceltirse şu iki büklüm olmuş bedenim gene düzelir;
Gene yeşeririm, gene tazeleşirim elbet.
Gül dükkanı açılır (İnsan sevgisi alış-verişi yapılacak yer);
Parça-buçuk da anar beni, tüm de... Irak neyi (Üflemeli çalgı), davulla beni övmeye koyulur.
A sakıy (İnsan
ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), gölümü almak istiyorsan
Allah için olsun, o koca sağrağı (Tanrı şarabı dolu
büyük kadehi) sun (Bir büyüğe nezaket gereği ver)
benim pirimin (Yaşlı bilgin büyüğün) avucuna
dedim.
Dedi ki:
Ona şarap sundum, onu canıma (Yaşamıma, hayatıma), gönlüme (Kalbimde oluşan duyguların kaynağı olarak) aldım;
Benim anlık sıfatımdan (Anlama gücümden) kol-kanat verdim, uçurdum (Yer engellerine tuzaklarına takılmadan hedefine hızla gitmesi için olanak sağladım)-gitti (Yol aldı) onu.
Pir (Yaşlı
bilgin er) şimdi elden çıktı (Kendini kaybetti)
artık;
Adam-akıllı yıkıldı, sarhoş oldu.
Artık benim nüktelerime (İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalısözlerime) cevap verecek hal kalmadı onda.
Adam öldüren sakıym (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyim),
beni kesse-öldürse bile hoş;
Onun vergisi şaraptır (Tanrı şarabıdır);
Benim cömertliğim de (Ona) can vermek.
Şarap sensin (İç), testi (Dış kap) benim;
Su sensin (Akıcı olan) , dere (Zeminin) benim..
Mahallede sarhoş benim a benim sakıym (Ruhuma Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanım), a benim sakam.
Buyruk verenim, sahibim, tümden
Tanrı olsun diye elden çıkmışım; geçmiş, küpün dibine oturmuşum ben.
A benim canlar alan, gönüller kapan
Ay yüzlüm;
Sen bana eş-dost olalı gönül ışığı, bir kandil gibi ağzımdan yalım-yalım (Alev-alev) çıkmada.
Senin güneşinin hararetiyle gönül,
zerre-zerre lal’e (Kırmızı değerli taşa) döndü,
yakut (Pembe veya erguvan tonlaerı ile karışık koyu
kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş) kesildi;
Şu ağır balçık bedenim, baştan-başa gönül oldu-gitti.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri sabah olunca gecenin sersemliğini üzerinden atıp dinçleşip güzel sözler söylemeye başlayacağını, bu sözleri uzaktaki ney, davul bile sözlerini duyup övmeye koyulduğunu öğrendik.
2.
Şems
Hazretleri Şems Hazretlerine Tanrı şarabı ikram ettiğini, hazretin de canını
Şems Hazretlerine verdiğini öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretlerinin sözlerinin ince derin anlamlı, düşündürücü sözler söylediğini,
yaşlı bilginlerin bile bu sözleri anlamaya başlayınca hoşluktan kendilerini
kaybedeceğini öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretleri buyruk verecek olanın, sahiplenecek olanın Tanrı olsun diye
sarhoşluğun son noktasına kadar oturup beklediğini öğrendik.
5.
Gönül
kapan, canlar alan güzel yüzlü Şems Hazretleri ile eş dost olan Mevlana
Hazretlerinin ağzından ışık veren, kişileri alevlendiren sözleriyle dünyayı
doldurduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Dinin güneşi Şems Hazretlerinin gönülleri değerli mücevher hale getirdiğini, Mevlana Hazretlerinin bedenini de baştan başa değerli mücevher haline getirdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Gene yeşeririm, gene tazeleşirim elbet.
Parça-buçuk da anar beni, tüm de... Irak neyi (Üflemeli çalgı), davulla beni övmeye koyulur.
Ona şarap sundum, onu canıma (Yaşamıma, hayatıma), gönlüme (Kalbimde oluşan duyguların kaynağı olarak) aldım;
Benim anlık sıfatımdan (Anlama gücümden) kol-kanat verdim, uçurdum (Yer engellerine tuzaklarına takılmadan hedefine hızla gitmesi için olanak sağladım)-gitti (Yol aldı) onu.
Adam-akıllı yıkıldı, sarhoş oldu.
Artık benim nüktelerime (İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalısözlerime) cevap verecek hal kalmadı onda.
Onun vergisi şaraptır (Tanrı şarabıdır);
Benim cömertliğim de (Ona) can vermek.
Su sensin (Akıcı olan) , dere (Zeminin) benim..
Mahallede sarhoş benim a benim sakıym (Ruhuma Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanım), a benim sakam.
Sen bana eş-dost olalı gönül ışığı, bir kandil gibi ağzımdan yalım-yalım (Alev-alev) çıkmada.
Şu ağır balçık bedenim, baştan-başa gönül oldu-gitti.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri sabah olunca gecenin sersemliğini üzerinden atıp dinçleşip güzel sözler söylemeye başlayacağını, bu sözleri uzaktaki ney, davul bile sözlerini duyup övmeye koyulduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
Dinin güneşi Şems Hazretlerinin gönülleri değerli mücevher hale getirdiğini, Mevlana Hazretlerinin bedenini de baştan başa değerli mücevher haline getirdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ