5 Nisan 2021 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1390 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
 
1390. Belki bir yandan, ansızın bir hoş haber gelir diye kulağım kirişte kaldı (Gelecek habere sabırsızlanıyorum);
Bekleyip duruyorum o haberi.
 
Nağmeler içen (İçine alan) kulak huy edinmiştir;
O, hem yeryüzünden, hem gökten güzel sesler duyar, hoş nağmeler işitir.
 
Şu yeryüzünün nağmesi (Güzel, uyumlu sesi) gökyüzü nağmesinin parça-buçuğudur;
Bil ki bedenin nağmesi de aklın, canın nağmesinin parça-buçuğudur.
 
Gök gürlemesinin narasına bak;
Ağaca ne de tesir ediyor;
O feryattan ne kadar çiçekler baş gösteriyor, ne kadar ağaçlar beliriyor.
 
Yokluğa ses geliyor da yokluk, peki diyor, o yana teru (Çok) taze, yemyeşil, neşeli bir halde ayak basıyorum.
 
Elest (Allah’ın ruhlara” Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitap) sesini duydu da koşmaya koyuldu, sarhoş oldu;
Yoktular, lale de, söğüt de, varlık alemine geldiler.
 
O erguvan gibi şaraba nasıl tövbe edeyim a kardeş:
Topraktan bitmemiş üzümü, mekansızlık aleminde sıkılmış.
 
Kaselerimize apaçık şu yazı yazılmış:
Bunu içen ölümden de aman bulur, aşağılığa düşmekten de.
 
Tebriz'den biter, orda olur, olgunlaşır, bir bu yana akar, bir de gönüllere.
 
Ey doğuşu, iki Ay'ın doğmasına benzeyen Ay, onları tehlikeden kurtarmak, emniyete ulaştırmak için tuttun, ta yerlerine-yurtlarına doğdun.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN 
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.         Mevlana Hazretlerinin dikkatli hem yeryüzünden, hem de gökyüzünden güzel, uyumlu sesler duyduğunu, dinleyiş içinde olduğunu, bedenimizin sesinin aklın ve canın sesine oranla küçük bir parçası  olduğunu öğrendik.
2.         Gök gürlemesi ile yağmur yağdığını, her yanın yeşillendiğini, çiçekler açtığını öğrendik.
3.         Yokluk âleminden ses gelince yeryüzünü çok taze yemyeşil bir halde varlığını gösterdiğini öğrendik.
4.         Rabbiniz değil miyim?” sözünü duyanın sarhoş olup yeryüzüne lale gibi, söğüt gibi varlık âlemine geldiklerini öğrendik.
5.         Erguvan renginde Tanrı şarabının üzümünün toprakta bitmediğini, insan eli değmeden sıkıldığını, mekansızlık âleminde şarap haline geldiğini, bu şaraptan içenin ölümden, aşağı düşmekten  kurtulduğunu öğrendik.
                     *
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin Tebriz’den güneş gibi doğduğunu, bulunduğumuz yerleri ve gönülleri aydınlattığını, karanlıkta hareketsiz kalanları, tehlikelerden kurtarıp emniyete ulaştırdığını öğrendik, anladık.
                  *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar