(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
840. O (Âşık olmayan), ulu bey değildir, ecel beyidir (Ölümlülerin başkanıdır);
Vezirlik (Yüksek makam sahibi olma) sevdasından, vebalden (Sorumluluk almaktan) başka bir şey meydana gelmez.
Hamam resmi değilsen can (Yaşamı sağlayan gücü, diriliği) iste;
Şekle (Dış bakımdan niteliği, dıştan görünüşü) âşık oldukça nerden can (Yaşamı sağlayan gücü, diriliği) bulacaksın?
Toprağa karılma, tertemiz incisin (Şekil değiştirmeyen mücevhersin) sen;
Sirkeye (Öfkeye, sertliğe, kızgınlığa) karışma, şekersin, sütsün sen.
Bu yanda seni halk bilmez;
Bilmez ama yanı-beli olmayan o yanda ne de eşsiz örneksizsin sen.
Ölümlü dünyadır bu, şu geçici dünyada bey değilsen ne çıkar? Ölmüyorsun, yaşıyorsun ya, yetmez mi bu?
Sen, insanoğlu şeklinde Tanrı aslanısın;
Bu, bütün saldırmandan, çalışıp çabalamandan, erliğinden görünmede.
Senin üstünlüğünü, senin makamlarını, kerametlerini gördüm-göreli bu üstünlükten de bezdim, Makamat-ı Hariri’den de.
Ömür geldi-geçti;
Fakat mademki sen varsın;
Tanrı ışığındasın, ha er (Erken) olmuş, ha geç.
Sevgilinin kadri (Değerini, yararını bilmek), sevenin yüceliğincedir (Yüksekliği, ululuğu, büyüklüğü ölçüşüncedir);
A çaresiz âşık, bak-bakalım, kadrin (Yararın) ne, değerin ne?
Pervanenin (Işığa ölüm pahasına giden kelebek) güzelliği, mumun derecesincedir (Işık ve ısı verme kuvvetine göredir);
Sen de şu aydın mumun pervanesi değil misin?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
(Makamaât-ı Hariri: Hicri 516 da (1122) ölen Şeyh Ebû-Muhammed Kaasım b.Aliyy’il Haririnin Arap edabıyatının en güzel parçalarını toplayan meşhur eseri (Bakınız: Keşf-el Zunun, Maarif vekaleti İstanbul 1362-1943 II.s.1787-1791)
*
Neler öğrendik;
1. Dünyaya ait makamların yetki alanına giren sorumlulukları üstlenmesinden başka bir şey getirmediği için heveslenmememiz gerektiğini öğrendik.
2.
Resim
gibi duvarda yer almak istemek yerine aşık olup can sahibi olmak gerektiğini
öğrendik.
3.
Allah’ın
yarattığı gibi temiz, tatlı ve besleyici kalmamız ve böyle olmamız gerektiğini
öğrendik.
4.
Değerli
olduğumuzu dünyada yaşayan halkın bilmeyeceğini, bilmesinin de o kadar önemli
olmadığını, dünyada yaşamamızın bize yeterli sevinç olduğunu öğrendik.
5.
Aşık
kişinin Allah’ın aslanı olduğunu, hareketlerinin aslan gibi olduğunu öğrendik.
6.
Mevlana
Hazretleri dünyada üstünlük aramadığını, doğa üstü şaşkınlık uyandırıcı
davranışlardan ve durumlar ile meşhur olmaktan hoşlanmadığını, sıkılır duruma
geldiğini öğrendik.
7.
Ömrümüzün
erken veya geç zamanında Tanrı ışığının içinde olmamıza sebep Tanrı aslanını
tanımanın büyük kazanç olduğunu öğrendik.
8.
Biz
ne kadar görüş-anlayış sahibi isek sevdiğimizden o kadar yararlanabileceğimizi
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Aydınlananın güzelliği, aydınlatanın kuvvetine göre olduğu için, hizmet ederek yakınlaşmamızın güzel olmak için gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
840. O (Âşık olmayan), ulu bey değildir, ecel beyidir (Ölümlülerin başkanıdır);
Vezirlik (Yüksek makam sahibi olma) sevdasından, vebalden (Sorumluluk almaktan) başka bir şey meydana gelmez.
Hamam resmi değilsen can (Yaşamı sağlayan gücü, diriliği) iste;
Şekle (Dış bakımdan niteliği, dıştan görünüşü) âşık oldukça nerden can (Yaşamı sağlayan gücü, diriliği) bulacaksın?
Toprağa karılma, tertemiz incisin (Şekil değiştirmeyen mücevhersin) sen;
Sirkeye (Öfkeye, sertliğe, kızgınlığa) karışma, şekersin, sütsün sen.
Bu yanda seni halk bilmez;
Bilmez ama yanı-beli olmayan o yanda ne de eşsiz örneksizsin sen.
Ölümlü dünyadır bu, şu geçici dünyada bey değilsen ne çıkar? Ölmüyorsun, yaşıyorsun ya, yetmez mi bu?
Sen, insanoğlu şeklinde Tanrı aslanısın;
Bu, bütün saldırmandan, çalışıp çabalamandan, erliğinden görünmede.
Senin üstünlüğünü, senin makamlarını, kerametlerini gördüm-göreli bu üstünlükten de bezdim, Makamat-ı Hariri’den de.
Ömür geldi-geçti;
Fakat mademki sen varsın;
Tanrı ışığındasın, ha er (Erken) olmuş, ha geç.
Sevgilinin kadri (Değerini, yararını bilmek), sevenin yüceliğincedir (Yüksekliği, ululuğu, büyüklüğü ölçüşüncedir);
A çaresiz âşık, bak-bakalım, kadrin (Yararın) ne, değerin ne?
Pervanenin (Işığa ölüm pahasına giden kelebek) güzelliği, mumun derecesincedir (Işık ve ısı verme kuvvetine göredir);
Sen de şu aydın mumun pervanesi değil misin?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
(Makamaât-ı Hariri: Hicri 516 da (1122) ölen Şeyh Ebû-Muhammed Kaasım b.Aliyy’il Haririnin Arap edabıyatının en güzel parçalarını toplayan meşhur eseri (Bakınız: Keşf-el Zunun, Maarif vekaleti İstanbul 1362-1943 II.s.1787-1791)
*
Neler öğrendik;
1. Dünyaya ait makamların yetki alanına giren sorumlulukları üstlenmesinden başka bir şey getirmediği için heveslenmememiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Aydınlananın güzelliği, aydınlatanın kuvvetine göre olduğu için, hizmet ederek yakınlaşmamızın güzel olmak için gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ