(Mevlana
Hazretleri aşkı anlatıyor)
4850.
Kendimizden geçtik mi, geliyor aklımız başımıza;
A Ay, söyle hele,
nerdensin (Hangi yerdensin) sen?
* Âşıklar,
ateşlerinle parıl-parıl parlamada;
Doğruya
da boş-vermişler, yalana da;
*
Ateş kıblesine karşı sanki muğ (Ateşe tapanlara hizmet
eden genç) onlar;
A Ay, söyle hele, nerdensin (Hangi yerdensin) sen?
*
A putların (Güç ve etkisi olanın) da, puta (Güç ve etkiye) tapanların da kıskandıkları güzel;
A
yıkılmış sarhoşların gönüllerine rahat-huzur veren dilber;
Sana
uyanlardan çekme ayağını;
A Ay, söyle hele, nerdensin (Hangi yerdensin) sen?
A
Tebrizli Şems, bir padişahsın ucu-bucağı olmayan Tanrısal ülkede; Aydan balığa dek
her şey buyruğuna uymuş;
A Ay, söyle hele, nerdensin (Hangi yerdensin) sen?
Aşkta
fedâyî (Bir ülkü uğruna tehlikeli işlere girişerek
canını esirgemeyen kişi) olan, yeryüzünden değildir, göğe mensuptur o.
Çünkü
âşıklık belâsına lâyık olacak canın, ulular ulusuna mensup (Ulu bir yer veya kimse ile bağlantısı) olması şarttır.
Yara,
öz kulların, Tanrı âşıklarına baş olanların delilidir.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Hakkından,
kendi isteklerinden vazgeçip söz konusu kişiden veya konudan kendini daha az
önemsemek suretiyle kişinin aklının başına geleceğini öğrendik.
2.
Doğru
veya yanlış ile uğraşmaktan aşığın vazgeçmiş olarak aşk ateşinde yanarak
parıl-parıl parlayacaklarını öğrendik.
3.
Güç
ve etkili kişilerin veya bunlara inancı ve bağlılığını gösterenlerin Şems
Hazretlerini kıskandıklarını öğrendik.
4.
Allah’ın
yarattığı sınırları olmayan ülkede Şems Hazretlerinin emrinin yapıldığını
öğrendik.
5.
Aşkta
canını esirgemeden zorluk ve tehlikelere giren kişinin göğe ait kişi olduğunu
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Tanrı
âşıklarının öz kullarının madalyaları bu yolda aldıkları yaralar olduğunu,
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ