(Mevlana
Hazretleri aşkı anlatıyor)
4830.
(Şems Hazretleri) Bir gece-yansı el çırpa-çırpa,
bir şeyler okuya-okuya mahallemize çıkagelsen noolur (lütfen)?
Canı
armağan sunalım sana;
Fakat
can da nedir ki?
Bizim
canımızın canı değil misin sen?
Evinin
damına (Düz çatıya) bir çıksan gökyüzü damına
ateş düşer.
Yüzüne
karşı güneş değirmisi (Yuvarlağı) de kim oluyor
ki aydınlıktan, aydınlatmaktan lâf açsın.
Hem gözsün bize, hem ışık;
Hem
belâyı (Sıkıntıyı) defedersin (Kovarsın) bizden, hem belâsın (Sıkıntısın) bize sen.
A
gönül gözü, ümitsiz göze, her solukta ne gösterirsin sen?
A
sarhoş bülbül;
Feryadından
bir bilişlik-tanışlık kokusu geliyor.
Ağla,
feryat et;
Ağlayış,
feryat ediş, ayrılık yarasına melhemdir (Yarasa sürülen
ilaçtır).
Ağla,
feryat et de ağlayışından, feryadından, Tanrılığa âit bir şey açılsın,
bilinsin.
A
Ay (Karanlıkta kalanları aydınlatan), gönül
göğüne doğdun mu, can gibi dünyanın bedenine girersin, onu canlandırırsın sen.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Hastayı
dirilten, nurlar indiren Şems Hazretlerini Mevlana Hazretlerinin çok özlediğini,
habersizce gelmesini dilediğini öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin hakikati olduğu gibi görme bakışını ve ışığını veren güç ve
bilgide, sıkıntıları yok eden, severek bağlananları koruyan olduğunu, sadece
kendisinin sıkıntı verdiğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin ümitsiz gönüllere bir şeyler göstererek acıyı, öfkeyi, heyecanı
yatıştırdığını, dindirdiğini öğrendik.
4.
Ayrılıktan
acı duyanların ağlayarak Allah’ın yardımının açılmasını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Şems
Hazretlerini gönülden isteyene dünya vücuduna bürünerek gönül gözüyle görülmek
üzere kendisini gösterdiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ