(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
3600.
O sırada gördüm ki bu (Madde dünyasından) yandan
o yana (Mana dünyasına), kaçamak bir yol, bir
geçit var.
O
yolu düşünen aklın o ince düşünüşlerinin aptalca düşünüş olduğunu gördüm.
Akıl,
izi belirmeyen definenin başında, başı dönmüş, iz gördüm deyip durmada.
Devlet
kuşunun (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını
bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini
doğruladığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların
kabul ederek buyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları
yönlendirme ve yönetme makamına seçildiğini müjdeleyen kuş) kanadı altında,
rüyada yuva gördüm diyor.
Gamdan-kederden
yürüyemez olmuş, kala-kalmış canı, gönül âleminde koşup yürüyor gördüm.
Bütün
bunları masal bilen cana baktım;
Baştan
- başa masal olmuş gitmiş.
*
Gördüm ki berbat (Kaz göğüslü saz) gibi, çegaane
(Sapı kısa keman, tanbura) gibi hem feryat
ediyor, hem de feryat ettiğinden haberi bile yok.
Pek
tarama ki aşkın saçları, öyle tarakla taranacak gibi değil.
Yüzlerce
gece, ona terâneler (Şiirler) okusan gündüz oldu
mu, seni ben görmedim bile der.
Gördüm
ki devâsı (Çaresi) olmayan her dert, koşa-koşa
gönüle geliyor.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Madde
âleminden mana âlemine ince bir geçit olduğunu, bunun da aşk yolu olduğunu
öğrendik.
2.
Aşk
yolunu düşünen sıradan kişinin aklın aşk yolunun zekâsı pek gelişmemiş, ahmak
yolu olarak görüp küçümsediklerini öğrendik.
3.
Aklı
olanın aşkın bir define (Devlet) olduğunu görüp
buldum deyip bir şey yapmadan, acaba hayal mi görüyorum, rüya mı gördüm diyerek
hareket edemez hale geleceklerini öğrendik.
4.
Aşk
devletini her aklın görebileceğini fakat her aklın ne yapacağını, nasıl
yapacağını, bu yolu nasıl gideceğini, nereye ulaşacağını bilemediğinden oraya-buraya
koşturup duracaklarını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Aşkın düzgün
anlatılacak ve sıraya konacak kadar basit bir iş olmadığını, çaresi olmayan bir
dert olduğunu, seçilmişe koşa-koşa geleceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ