(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
3380.
Gelen her kardeşe öküz kurban edelim, deve kurban edelim. Hangi öküz, kurban
olmaya değer;
Muştuculara
(Sevinçli haber verenlere) onu muştula (Sevinçli haberi ver).
Sen
de deve kinini (Bitmek tükenmeyen kini) bırak da
deve gibi şeker götür.
Şeker
dedim hani, kadeh demedim;
Fakat
mezede şarap gizli;
Meze
dendi (Söylendi) mi şarap denmiştir.
Kadeh
sunmazsan sustum-gitti;
Fakat
sustum mu da ne yapacağımı bilirsin sen.
Dervişin
başka bir şerbeti var;
Başında,
gözünde başka bir akıl-fikir var dervişin.
Sema'
vaktinde sufilere (Kendisini Allah’a adamışlara),
Arş'tan, bir başka coşkunluk gelir.
Sen,
bu semâ'ın görünüşünü işit;
Dervişlerinse
bir başka kulakları var.
Burada
yüzlerce tencere kaynıyor;
Fakat
dervişin kaynayıp coşması, büsbütün başka bir şey.
Görmediğin
biriyle diz-dizesin sen;
Bir
başka şarap satıcıdan sarhoş olmuşsun sen.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Görünmez âlemden yüce topluğundan Allah dostlarının her
kardeşe ziyarete gelip konuk olduklarını öğrendik.
2. Gelenleri haber verenle gelenlere kurbanlar kesip
şekerler ikram etmemiz gerektiğini öğrendik.
3. Tanrı şarabının bazen meze, bazen de kadeh olarak
söylendiğini öğrendik.
4. Allah dostlarına inatla büyüklenmeyi sürdürmeyi
bırakıp tatlı hediyeler götürmemiz gerektiğini öğrendik.
5. Dervişin başında-gözünde sıradan olmayan başka bir
akıl-fikir olduğunu öğrendik.
6. Kendini Allah’a adamış kişilerin sema ederken başka
bir kulakla gökyüzünden gelen sözleri duyduklarını, bu sözlerin dervişe
coşkunluk verdiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Dervişin
görmediği Allah dostu biri ile çok yakın olarak görüştüğünü, bilgi alarak anı
yaşamasını öğrendiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ