20 Ekim 2015 Salı

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 850 İNCİ BEYİT

850. Bütün halkın başını yarmış da sonra tutmuş, hastayım, başım ağrıyor diye başını çatmış (Başına yemeni, yazma bağlamış).
Feleğin hırkasını bile çekip almış da sonra tutmuş, çıplağım, giyecek bir elbisem bile yok demeye kalkışmış.

Vay o taş yüreğinden!
Eyvah o çeşitli nazlarından, işvelerinden;
Fakat taş gibi olan o değil, asıl benim ki bu fitneyi (Karışıklığı, kargaşayı) durmadan uyandırıyorum, âlemi birbirine katıyorum.

Kan deryasının ta (Denizinin) dibindeyim ki sanki kan içinde değilim de üzüm şırasına gark olmuşum (Dalmışım).

A aşk, öylesine büyüksün, yücesin ki göklere bile sığmıyorsun, yalnız ne haldir bu, şu benim görünmeyen gönlümü nasıl sığmadasın?

Sıçradın, gönül evine girdin, kimsecikler gelmesin diye kapıyı da örttün, kilitledin;
Artık ben kandil konan yerim, sırça kandilim yahut da nur mu nur kesilmişim, ışık mı ışık.

Bedeni gebe bir Zenci kadın, gönülse onun rahmetinde bir Rum dilberi;
Şu halde benim yarım misk (Güzel koku kaynağı), yarım kâfur (İlaç ham maddesi).

Gönlümü sen aldın da ben mahsustan başkalarında arıyorum;
Görmeden arayıp aktarıyorum amma şu gözü görmeyen körlerden değilim ben.

A benim canım, şu sapsarı yüzüm, günün birinde toprağa girerse, bir gün olur da, ölür gidersem mezarımın başucundan sarı güller bitecektir.

Süleyman da bir karıncanın derdini duymadı mı?
Sen de nihayet bir Süleyman’sın, tut ki bir karıncayım ben.

Ne diye ağlar-inlersin, balla dolu yüz kovanın var dedin;
Bal arısıyla aynı hırkayı giyinmişim (Arı gibi çalışmadayım);
Hem petek yapmadayım, hem ağlayıp inlemede.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik;
1.    Tutkuyla sevip bağlanma olan aşkın insana kendini olduğu gibi göstermediğini, çeşitli oyunlar oynadığını öğrendik.
2.    Sabrın hoş bir erginlik olduğunu, aşkta sabrın yeterli olmadığını, içten bir sevgiyle gönlü sevgiliye vermekle, bağlanmakla olacağını öğrendik.
3.    Aşk ile uğraşmanın çetin bir iş olduğunu, sevgili ile gönül alış-verişinin çok hoş olduğunu öğrendik.
                                  *
İşte böyle yaren;
Aşk oyununu her aklın anlayamayacağını, verdiği acı ve dertlere katlanamayacağını fakat bu yoldan kaçmayanların:

İnsanı aydınlık veren ışık, güzel kokular saçan, hastalara ilaç olan, gözü hakikati olduğu gibi gören, ölsen bile adının anılacağı, en ufak derdi bile anlayıp değerlendirecek hassaslığa, arı gibi çalışkanlığa, bal ve petek yapan usta bir hale geleceğini öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar