380.
Ey bağ, sen mi daha hoşsun, yoksa sendeki gül bahçesi mi, gül mü?
Yahut
da bitiren, yüzlerce nergis meydana getiren mi?
Ey
akıl, sen mi daha iyisin, bilgide, görüşte sen mi daha üstünsün, yoksa her an
yüzlerce akıl, yüzlerce görüş belirten mi?
A
aşk, gerçi dağınıksın, açılıp saçılmışsın, pek tez canlısın, fakat bir şey var,
birisi var mı ki aşka da ateşten bir kemerdir, kuşatıyor.
Ben
onun yüzünden kendimden geçmişim, onun yüzünden başım dönüyor, şaşırıp kalmışım;
Gâh
kolumu-kanadımı yakıp yandırıyor, gâh baş veriyor bana, kanat bağışlıyor.
Gönül
denizi, onun lütfuyla söz katrelerinden Husrev’e (Sevene)
de, Şirin’e (Sevilene) de yüz çeşit inciler düzüp
(Şekli değişmeyen güzelliği bir araya getirip)
sunmada.
Fakat
bütün o incileri aşkla kırıp dökmede;
O
şaşılacak aşkta bir başka şey var.
Tebrizli
Tanrı Şems’i, güneşe benzeyen gönlümüzü, iş bakımından kılıç (Etkili silah) haline getirmede, öz bakımındansa kalkan
(Öze yapılan saldırılara karşı koruyucu) etmede;
Ey
can, bu gece de uyku (Uyaranlara karşı bilincin bütünüyle veya bir bölümün yittiği,
tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı
dinlenme durumuna), bir yol bulur da gelirse şaşarım doğrusu.
Senin
gibi bir padişahı bulan göz nasıl olur da uyur.
Ey
yolu-yordamı hoş âşık, sakın uyuma (Bilincin açık
olarak, her türlü etkinliğe hazır ol) bu gece, çünkü o bahaneler arayan
sevgili bunu suç sayar.
Kuluyum
(Sevgiyle bağlanırım), kölesiyim (İşlerinde yardım ederim) o aşığın ki er (İşini iyi bilen, yetenekli,
yiğit) olsun, gerçek olsun da
çevikliğinden, geceleri uyumazlığından Ay (Karanlıkta
kalanların yolunu aydınlatan), kendisine külah (Başında
koruyucu) kesilsin.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerine bağlanıp, âşıklık yoluna giren
yiğit karakterli kişilere yardım ettiğini, yolun inceliklerini gösterdiğini,
yolunu anlattığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sevenin bir müddet sonra sevilen olacağını öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ