640.
Güneş önce hasta bir haldedir amma sonradan kendi kendine, her an daha da hoş,
daha da güzel bir hale gelir.
Ey
dertlerle dolu göz, onun gölgesinde otur, fakat sakın bu halle onun yüzüne
bakma.
Zerreleri
bile oyuna sokan o aydın gönüllü vaiz, şu minberin üstünde (Camilerde hutbe okunan merdivenli yerden) nice nurlar
saçar.
Alkış
o nura;
Öylesine
bir nurdur ki her körün körlüğünün inadına baş çeker (Önderlik
eder), görünür, yüzünü hiç örtmez (Hakikatini
saklamaz).
Ey
Tebrizli Tanrı şems’i, tertemiz aynanda Tanrı’dan başkasını görürsem kâfirden
de beter olayım.
Ey
canıma eş-dost olan, can dediğin elinde, avucunda;
Tez
(Çabuk, süratli) olsun bana.
Ben
de tez canlı (Aceleci) oldum, o ağır sağrağı
daha da tez sun.
Kadehsiz
şarapla her arık (Zayıf) kişiyi semirten (Güçlü hale getiren) saki (İnsan
ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan), ey dost, tez ellisin (Acelecisin) amma daha da tez (Çabuk)
ol.
Ey
kadehindeki lezzet yüzünden canlar, kapısına, damına, sabah şarabı içmeye
üşüşen dost, ben hepsinden de daha erken, daha tez (Çabuk)
geldim.
İnsanı
kusturmayan şarap, senin sevdanı (Güçlü sevgini)
getiriyor;
Sevdan, gönülden göze, apaydın nurdan da tez geliyor.
Ne
zamana dek beni inkârınla (Kabul etmemekle, tanımamakla)
yaralayacaksın?
Nihayet
sana, a eski ölmüş, kokmuş adam demiyorum ki ben.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin Tanrı nuru saçtığını öğrendik.
2. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinden nur almak
için acele ettiğini öğrendik.
3. Şems Hazretleriyle ilk tanışanın hasta olarak gördüğünü
fakat daha yakın tanıyınca onun hoş ve güzel yanlarını tanıyıp seveceklerini,
sevgiyle bağlanacaklarını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Ulu insanların başka insanları kendinden uzak tutmaya
çaslıştığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ