13 Eylül 2015 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 500 İNCİ BEYİT

500. Kumlara batıp çöllere düşmek, aslanlara sataşmak, develere binip Arabın yağmasına uğramak, haccetmek için değer.

Hacı, bir sevgilinin Lâ’l (Kırmızı taş gibi) dudaklarından lezzet almak ümidiyle o Karataşı (Hacer-i Esced) öper.

Dostum, söz parasına artık damga basmaya kalkışma;
İsteği olan, dileyen kişi, altın madenini görür, bulur elbet.

A çarşı taciri (Ticaretle uğraşan), Mısır’dan şeker geldi;
O şeker gibi tatlı Yusuf (Güzel insan), ansızın çıka geldi seferden (Yolculuktan).

Ruh geldi, şarap geldi, kurtuluş macunu (İlacı) geldi;
Bir başka şey istiyorsan o başka şey de geldi.

Yakup meyvesi (Keçiboynuzu-hamup), Eyyup çeşmesi (İçi ve dışı iyi eden su kaynağı insan) pencereden göründü;
Bakış çağı geldi işte.

Hızır, Tanrı keremiyle (Büyüklüğüyle, ululuğuyla, asilliğiyle) abıhayata (Ölümsüzlüğe) kavuştu;

İşte bak, Zühre, gazel okuya-okuya Ay burcuna (Yumuşaklığa, sevgiye, anlaşmaya, dostluğa iyi ahlaka) girdi.

Miraç eden (Göğe çıkan) padişah geldi;
Gece, ihtiyaçtan kurtuldu;

Gökyüzü ona saçmak (Ortalığa dağıtmak) için eteğini altınla doldurdu da geldi.

Gizlenmiş olan Musa geldi, yüzlerce kaynak coşup akmaya başladı;
Can sopaya döndü de (Elle tutulur hale) geldi, beden, taş kesildi (Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmez, sesini çıkarama duruma) de geldi.

Bu işe iş katan, boyuna uğraşıp savaşan adamlar arasına katılıp şu kavgalarla gürültülerle dolu evde İsa helva yemez, burası eşeklerin ahırı çünkü.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Karataş:
(Aslı bir gök taşı olan ve Kâbe’nin duvarı yanına konmuş bulunan kara renkli bir taştır ki buna kara taş anlamına “ Hacer-i Esved” derler.
Hac töreninde Kâbe’nin çevresinde yedi kere dolaşılır, her defasında bu taşa elle dokunulur, öpülür, kalabalıktan yaklaşmaya imkân yoksa karşıdan dokunulur gibi elle işaret edilir.
Her dönüş, bu taşla başlar ve orda biter.)
Neler öğrendik;
1.    Hak dostunu arayan, bu isteğinde kararlı olanların çok değerleri içinde barındıran Hak dostunu görebileceğini, bulabileceğini öğrendik.
2.    Gökyüzüne ait kişinin dünya nimetlerine bağlanıp kalmayacağını, gökyüzü nimetlerine ulaşmak için uğraşacağını, bu yolu gösteren, bu yolu aydınlatan hak dostunu arayıp bulacağını öğrendik.
                               *
İşte böyle yaren;
Dünya işleriyle uğraşıp savaş verenlerin arasına, kavgaların gürültülerle dolu bir yerde yücelere ait kişilerin yaşamayacağını öğrendik, anladık.
                               *

RAVLİ

Popüler Yayınlar