590.
Ten sedefindeki can incisine (Vücut içindeki değerli
cana) bak da gör;
Ağırcanlılıktan
(Hareketlerin yavaş oluşundan, tembelce davranış
biçiminden) bezmiş (Yaşamak ve iş görme isteğini
yitirmiş), usanmış (Tekrarlanması veya işin uzun
sürmesi yüzünden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmiş) da parmağını
geveleyip (Ağzı içinde evirip çevirip) duruyor.
Can
uçup gitti mi bu hapse atılmış inci, zerre (Çok küçük
parçacık) gibi aslına ulaşır, çağırsan bile artık sana gelmez.
Bu
zindanda (Vücuduna bağlanır) bağı ne kadar
kuvvetli olursa o derece kanlara batar, yanar yakılır;
Bütün
ömrü kanlar içinde geçer de gene kürkü bulaşmaz, pislenmez.
Babil
kuyusuna (Helal büyüyü öğrenme yerine) varıncaya
dek hiçbir yerde konaklamaz;
Can,
büyücü olmadıkça hiçbir yerde dinlenip esenleşemez.
Ey
Tebriz, Şemseddin senin burcundan doğarsa hem Ay gibi bulut altına girer (Dünyadan görülmesi perdelenir), hem Ay’ın aydınlığına
aydınlık katar.
Nasılsın,
nicesin, nitelik de kim oluyor ki senin kadrini (Kıymetini)
bilsin, anlasın.
Nelikten
(Birçok şeyden), nitelikten (Başkalarından ayrılan özellikten) münezzeh (Temiz, uzak) olan padişahtan başka kim senin kadrini
bilebilir?
A
güzelim, âlem seninle aydınlanmıştır, senin ışığınla dolmuştur, fakat senin
hakkını yeryüzü bilsin yahut gökyüzü seni anlasın, bu pek uzak bir şey.
Şu
mavi perdeyi (Gökyüzünün aslını görmeye engel olan bir
engeli) oynatan bir yel (Rüzgâr) var,
fakat esip duran hava değil bu, bir yel ki onu ancak Tanrı bilir.
Bilir
misin, kim diker gam (Üzüntü) hırkasıyla neşe
hırkasını (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç
giysisini)?
Bu
hırka, kendisini dikenden (İnşa edenden) ne diye
ayrı sanır kendisini?
Aynanın
gönlünde parlayan ne, bilir misin?
O
ne hayaldir (Zihinde tasarlanan, canlandıran ve
gerçeklenmesi özlenen şey), ancak gönlü tertemiz kişi (Dünyalık isteklerden vazgeçmiş kişi) bilir onu.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Vücudumuzda değeri ve şekli değişmeyecek olan canımızı
tanımamız ve özelliklerini bilmemiz gerektiğini öğrendik.
2. Canımızın yüce âlemden vücudumuza geldiğini, ölümle de
geldiği yere gittiğini öğrendik.
3. Canını vücuduna bağlamaya çalışanların çok zorluk
çekeceklerini, canın bu davranışlardan kirlenmeyeceğini öğrendik.
4. Helal sihir olan iyi davranış
ve tatlı dili öğreninceye kadar canımızın ruhsal ve bedensel sağlıklı ve
sıhhatli olamayacağını öğrendik.
5. Şems Hazretlerinin büyüklüğünü, yüceliğini sıradan bir
insanın görüp anlayamayacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Bize kime yakınsak, bağlıysak, sevip beğeniyorsak
üzüntü veya neşeyi o kişiden aldığımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ