510.
O nefes (Gittikçe artan iyileştirme etkisi olan nur),
o feyiz (Gittikçe fazlalaşan bolluk, bereket)
gizli de değildi, fakat gene de felek onu dünyanın altı cihetinde (Yukarı, aşağı, sağ, sol, ön, arka yön) ararken çok
alt-üst oldu, çok.
Çavuşkuşu
(İnsan gibi konuşan papağan) gibi hiçbir an
taçsız gezmeyen padişah, karınca gibi anasından, beline bir kemer kuşanıp
doğdu.
Aşkta
ergenlik çağına ulaştı, olgunlaştı da artık taca da aldırış etmez oldu, kemere
de;
Çünkü
ona Arştan (Allah’ın kudret ve saltanatının kendini
gösterdiği yerden, en yüksek gökten), Kürsü’den (İnsana hitap edilen yüce yerden) zafer fermanı geldi.
Sözün
ötesini padişahtan bekle, o cömert huylu padişahtan;
Haberleri,
haber madeni olana sor.
Dostum,
şeker mi daha hoştur, şeker yapan mı?
Dostum,
Ay mı daha güzeldir, Ay’ı yaratan mı?
Vazgeç
şekerlerden, bırak Ay’ları;
Onun
bambaşka bir şeyi var, o bambaşka bir şey yapmada.
Denizde
inciden başka ne şaşılacak şeyler var;
Fakat
denizi yaratan, incileri düzüp koşan padişah, bambaşka bir padişahtır.
Bu
sudan başka bir suyla dönen görülmemiş, şaşılacak bir dolabı durmadan,
dinlenmeden çevirir durur da can gıdaları hazırlar.
Hamama
çizilen bir resim bile akılsız çizilemez;
Artık
aklı, haberi yaratanın bilgisi nicedir, bir düşün.
Bilgin
olmadıkça iç yağından sızırılmış (Eritip süzerek temiz
bir duruma getirmek için) yağ çıkaramazsın;
Fakat
bir de iç yağından ibaret olan göze görüş kabiliyeti verene bak, onun bilgisini
kıyasla.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Allah’ın özel yarattığı, güzellikle donattığı
kullarını Allah’ı aşk yolunda arayanlara yardım etmek gönderdiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Akıl ve bilginin göğe çıkmak için yeterli olmadığını,
göze görüş kabiliyeti vereni bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ