20 Eylül 2015 Pazar

DİVAN-I KEBİR 2 CİLT 570 İNCİ BEYİT

570. A padişahım (Şems Hazretleri), senin küfrüne karşı iman (Sana inanan ve inanmayanlar) dediğin de kim oluyor?
Gökleri aşan Zümrüdü Anka kuşu bile sana karşı bir sinektir ancak.

Abıhayata benzeyen iman (Güçlü inançta) da, kara toprağa benzeyen küfür (Ret ediş) de, her, ikisi de senin ateşine karşı çer-çöptür sanki.

İman (Dinin bütün hakikatlerini kabul etmek), canın (Yaşamı sağlayan) bir sıfatıdır (Özelliğidir);
Bu can da soluk alıp vermekle candır;
Fakat gönül (Kalpte oluşan sevgi, istek, düşünüş, anış) ummana gark oldu (Denize dalınca), soluk almanın yeri mi artık.

Gece küfürdür (Karanlıktır), imansa mum (Işık kaynağı);
Fakat güneş doğdu mu iman, küfre der ki;
Yeter artık, bizim işimiz kalmadı, geçtik gittik.

İman, dinin atıdır, yüce nefsin bineğidir (Din, imanın ve isteklerin vasıtasıdır);
Fakat o yolu-yordamı yepyeni padişahın ata ihtiyacı mı var?

İman, sana, beri (Daha yakına) gel der, küfürse git diye emreder;
Fakat beden mumun (Işık vermeye hazır) can (Yaşam şeklin) oldu mu ne beri kalır, ne öte, ne ön kalır, ne art.

Ey Tebrizli Tanrı Şems’i, yolunda ayağımı diremişim (Düşüncenden tutumundan, davranışından vazgeçmemeye), dayanıp duruyorum;
Benden başkasının eli değmesin diye senin de kadrin (Kıymetin) o derece yücelmiş ki.

Bizim şarabımızı içenlere bizim sakimizin (Bize sunuş yapanımız) sakilik etmesi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdirmesi, Allah nuru saçması) gerek;
Sakimiz, o kadar tatlılığıyla tutar, yüzünü ekşileştirse de yerindedir.

O Ay yüzlü güzel o kadar güzelliğiyle arada-sırada naza kalkışırsa (İsteksiz gibi gözükse de) and olsun Tanrı’ya, padişahın bile külahını kapıp kaçar.

A beyim, dolu bir kadeh sun bana;
Ben bunak değilim ki (Yaşadıklarımı, öğrendiklerimi, bunların geçmişle ilişkilerini bilinçli bir biçimde saklama gücümü kaybetmedim) şu felek ne doğuracak diye oturup bekleye-bekleye öleyim.
                          ***   
DİVAN-I KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik;
1.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin yolunu doğru kabul edip bu yolda kendini adadığını, ayrılık olarak hiçbir şey bırakmadığını öğrendik.
2.    Seven kişinin sevdiğinin bütün davranışlarını hoş gördüğünü, ayrılmak veya uzaklaşmak için sebep teşkil etmediğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin ruhumuza Allah sevgisi, Allah nuru saçtığını öğrendik.
4.    Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine şartlar ne olursa olsun, zaman olayları zorlasa bile tutkulu bir sevmekten, onu büyük görmekten vazgeçmediğini öğrendik, anladık.
                               *
İşte böyle yaren;
Din hakikatlerinin ve uygulamalarının insanı imana, yüce isteklere götürdüğünü, yüce insanlarla tanıştırdığını, yüceliklerde olanları görmeyi sağladığını öğrendik, anladık.

İmanımız yoksa; dinimizin ve nefsimizin bizi ortalıkta gevezelik eden faydasız biri olarak dünya yaşamına mahkûm edeceğini, ömrümüzü faydasız tamamlayacağımızı öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ


Popüler Yayınlar