570.
A padişahım (Şems Hazretleri), senin küfrüne
karşı iman (Sana inanan ve inanmayanlar) dediğin
de kim oluyor?
Gökleri
aşan Zümrüdü Anka kuşu bile sana karşı bir sinektir ancak.
Abıhayata
benzeyen iman (Güçlü inançta) da, kara toprağa
benzeyen küfür (Ret ediş) de, her, ikisi de
senin ateşine karşı çer-çöptür sanki.
İman
(Dinin bütün hakikatlerini kabul etmek), canın (Yaşamı sağlayan) bir sıfatıdır (Özelliğidir);
Bu
can da soluk alıp vermekle candır;
Fakat
gönül (Kalpte oluşan sevgi, istek, düşünüş, anış)
ummana gark oldu (Denize dalınca), soluk almanın
yeri mi artık.
Gece
küfürdür (Karanlıktır), imansa mum (Işık kaynağı);
Fakat
güneş doğdu mu iman, küfre der ki;
Yeter
artık, bizim işimiz kalmadı, geçtik gittik.
İman,
dinin atıdır, yüce nefsin bineğidir (Din, imanın ve
isteklerin vasıtasıdır);
Fakat
o yolu-yordamı yepyeni padişahın ata ihtiyacı mı var?
İman,
sana, beri (Daha yakına) gel der, küfürse git
diye emreder;
Fakat
beden mumun (Işık vermeye hazır) can (Yaşam şeklin) oldu mu ne beri kalır, ne öte, ne ön
kalır, ne art.
Ey
Tebrizli Tanrı Şems’i, yolunda ayağımı diremişim (Düşüncenden
tutumundan, davranışından vazgeçmemeye), dayanıp duruyorum;
Benden
başkasının eli değmesin diye senin de kadrin (Kıymetin)
o derece yücelmiş ki.
Bizim
şarabımızı içenlere bizim sakimizin (Bize sunuş
yapanımız) sakilik etmesi (İnsan ruhuna Allah’ı
sevdirmesi, Allah nuru saçması) gerek;
Sakimiz,
o kadar tatlılığıyla tutar, yüzünü ekşileştirse de yerindedir.
O
Ay yüzlü güzel o kadar güzelliğiyle arada-sırada naza kalkışırsa (İsteksiz gibi gözükse de) and olsun Tanrı’ya,
padişahın bile külahını kapıp kaçar.
A
beyim, dolu bir kadeh sun bana;
Ben bunak değilim ki (Yaşadıklarımı, öğrendiklerimi, bunların geçmişle ilişkilerini bilinçli bir biçimde saklama gücümü kaybetmedim) şu felek ne doğuracak diye oturup bekleye-bekleye öleyim.
Ben bunak değilim ki (Yaşadıklarımı, öğrendiklerimi, bunların geçmişle ilişkilerini bilinçli bir biçimde saklama gücümü kaybetmedim) şu felek ne doğuracak diye oturup bekleye-bekleye öleyim.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerinin yolunu doğru
kabul edip bu yolda kendini adadığını, ayrılık olarak hiçbir şey bırakmadığını
öğrendik.
2. Seven kişinin sevdiğinin bütün davranışlarını hoş
gördüğünü, ayrılmak veya uzaklaşmak için sebep teşkil etmediğini öğrendik.
3. Şems Hazretlerinin ruhumuza Allah sevgisi, Allah nuru
saçtığını öğrendik.
4. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerine şartlar ne
olursa olsun, zaman olayları zorlasa bile tutkulu bir sevmekten, onu büyük
görmekten vazgeçmediğini öğrendik, anladık.
*
İşte böyle yaren;
Din hakikatlerinin ve uygulamalarının insanı imana,
yüce isteklere götürdüğünü, yüce insanlarla tanıştırdığını, yüceliklerde
olanları görmeyi sağladığını öğrendik, anladık.
İmanımız yoksa; dinimizin ve nefsimizin bizi ortalıkta
gevezelik eden faydasız biri olarak dünya yaşamına mahkûm edeceğini, ömrümüzü
faydasız tamamlayacağımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ