420.
Yürü git, gönül kapısında otur;
Çünkü
o gizli dilber (Şems Hazretleri), ya bir seher
çağı görünür yahut bir gece yarısı çıka gelir.
Her
şeyden ayrılan, yalnız Tanrı’yı aramaya koyulan can (kişi),
eşsiz bir candır, şaşılacak bir candır (Çok içten
davranan sevmeye ve sevilmeye uygun kişidir) o.
Şu
sayvandan bir sayvan (İlahi bir koruyucu) gören
göz, görüş sahibidir, tatlı bir lakabı vardır o gözün.
Böyle
olan kişi, ruha eş olur, can verme anında ayrı bir neşesi (Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinçten), bir
zevki (Ağız tadı) vardır onun.
Ayağına
taş dokunsa (Zarar görsen de sonuçta) avucuna
inciler düşer (Şekli değişmeyen sırları elde edersin);
Canı
dudağına gelse bir şeker dudaklının dudağını öper, emer (Ağzından çıkan sözlerden tatlılık alıp tatlılaşır).
Onun
padişahlara lâyık tacı göze görünmezse de o babasız, anasız varlığın yüce bir
soyu-sopu (Çocukları) vardır.
Sus,
her yerde sırları yayma, olabilir ki hafif ruhlu, ehliyetli kişilerin topluluğunda
da Abû-Leheb (Alev babası, Allah dostlarına inanmayanlar)
bulunabilir.
Kimde
benim ateşim (Aşkı düşünerek, bu duyguyla ruhunu
yücelmek isteyen) varsa benden hırka giymiştir (Korunmuştur)
o, Huseyn (Hazreti Ali’nin oğlu) gibi (Allah yolunda) yaralıdır, Hasan (Hazreti Ali’nin oğlu) gibi bir kadehi (Allah yolunda zehirlenmeye isteği ve hazırlığı) vardır.
Onun
sevdiği Ay şu kuyuya düştüyse gam yeme;
İpe
benzeyen saçlarını eline alır, ip gibi kullanır, (İçinden
çıkılamayan bir durumdayken yardım eder)
Nefis
zahid (Dinin yasak ettiklerinden sakınır,
emrettiklerini yapar) oldu amma gene de düzelmez;
Doğruluk,
düzlük istiyorsan ancak o yeşillikteki selvide (Ham
kişilerin arasında düzgün bir şekilde yükselmiş, kendini gösteren kişiler)
var.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Daima bizi Allah’ı sevdirecek, Allah nuru saçan
kişilerin içimizde var olduğunu, ham kişilerin arasında yaşadığından böyle
kişileri fark ederek o kişiye hizmet yoluyla yaklaşmak gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Gerçeklerle uyuşmak, yargı ve önerilerin özüne uygun
olarak anlamak ve yaşamak isteyenlerin;
Yalanlardan,
sahtelikten, göz boyacıların oyunlarından kurtulmak isteyenlerin;
Kendi kendine bu ülküyle çalışmasının istenilen sonuca
ulaştıramayacağından ille de Allah dostlarının kabul
ettikleri yaşayan veya ölmüş bir Tanrı erini tutkulu bir sevgiyle
severek bağlanması gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ