520.
Canlar, seher çağı kurulan o şaşılacak meclis için şaşırmışlar, yemeden içmeden
kesilmişler.
Ne
mutlu gecedir o gece ki o her Ay’ın kendisine hasret çektiği sevgili, beni
kucaklar, iki elini belime dolar da kemer gibi kuşatır beni.
Felek
(Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların
nedeni olan güç ), kendisini iki-üç eşek (Kaba,
düşüncesiz) için eşek yapan maskaranın (Şerefsiz,
onursuz, hasiyetsiz, rezil kişinin), aldanıp eşekleşen kişinin bıyığına
güler durur.
Eşeğin
arpaya sarıldığı gibi o eşek de kendisini altına atar da taşı mücevher haline
getiren padişahtan haberi bile olmaz.
Sustum,
sustum, sözü bıraktım artık;
Kulağa
görüş kabiliyeti veren sevgili söylesin artık.
Güneşim,
Ay’ım geldi.
Kulağım,
gözüm geldi.
O (Şems Hazretleri) gümüş bedenlim geldi, o altın madenim
geldi.
Geldi
başımın sarhoşluğu;
Geldi
gözümün ışığı.
Bir
başka şey istiyorsan geldi o bir başka şeyim.
O
yolumu vuran geldi, o tövbemi bozan geldi.
O
yasemin bedenli Yusuf (Gibi güzelliklere sahip),
ansızın kucağıma geldi.
Ey
eski dost, bugün dünden daha iyi, daha hoş.
Dün,
onun yüzünden sarhoştum, bugünse haber aldım ondan.
Dün
gece mumla aradığım dost, bugün bir gül demeti gibi yoluma çıkageldi.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler öğrendik;
1. Rastlantısal olayların akışına kendini bırakanın
gülünç duruma düşeceklerini öğrendik.
2. Dünyanın uğraşılarına kendini kaptırıp çok özellikleri
üzerinde barındıran Hak erlerinden haberi olmadan yaşayacaklarını öğrendik.
3. Görüş kabiliyetini geliştiren Hak erlerinden uzak
olanın bakar kör gibi yaşayacaklarını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Bizi geliştirecek, görüş sahibi yapacak donanımlı Hak
erlerinin olduğunu, yana-döne aramamız gerektiğini, biz kendisini bulamasak
bile onun çıkıp geleceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ