(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
730. Sus, bunların hepsi de vakte muhtaç;
Vakit olsaydı söz de, feryat da imdada yeterdi.
Bugün sema' (İlahi dans) var, şarap (Tanrı
şarabı) var, sürahi var;
Körkütük sarhoş bir sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), her şeyi mubah (Dini bakımdan yapılmasında sakınca olmayan) sayan bir topluluk.
Fakat o çeşit her şeyi mübah (Yapılmasında sakınca olmadığını) sayanlar ki o varlık
âleminden onlar;
İşin alayında olan, afyona-esrara (Uyuşturucuya) düşkün olup her şeyi mübah (Günah veya sevap) sayanlar değil onlar.
Her şeyi mübah (Yapılmasında sakınca olmadığını) sayan, o şaraptan
tatmış olan candır;
Nerde evveline evvel olmayan can, nerde yel gibi esip giden can.
Böyle bir sınanma karşısında, böylesine
bir şarabın (İnsan eli değmemiş Tanrı şarabı) elinde
doğru-düzen Müslümanın canı ne olur Yarabbi.
Bu şaraptan, bu yolda kanlar dökmeyi
adet edinerek ciğerinin kanını döküp giden kişi tatar;
Onun yanıp kavrulmuş ciğeri tazelenir.
Ömür, sabahleyin içilen bu şarapla
(İnsan eli değmemiş Tanrı şarabı ile) ölümsüz
bir hale gelir;
Ölümden aman bulur (Kurtulur), feryattan-figandan (Haykırarak ağlamaktan) kurtulur.
Bu, gayb güzelidir, benzinin (Yüzünün) al-al oluşu kandan değildir;
Beyazlığı da Rebah kâfurundan (Kızıla çalar beyaz renktedir. Hindistan’da Serendip’te bulunan bir ağacın zamkıdır. Rebah adlı bir padişah zamanında bulunduğundan bu adla anılmıştır) değil.
Bir mumdur ki yanmış, parlatmış ortalığı,
ışığı Arşı da aşmış; Pervanesi, kurtulmuş kişilerin göğüsleri, gönülleri.
Işığından yedi göğün de perdeleri
yanmış;
Canlar, gönüller, her yandan uçmaya koyulmuş.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Aklı gelişenin Allah’ın yaratıklarındaki uyumu, uzlaşmayı, bütünlüğü, büyük sanatı göreceklerini, anlayacaklarını, hayretlerinden gülümsemeye başlayacaklarını, zamana muhtaç olduğunu öğrendik.
2.
Sema
töreni ve burada kendinden geçmiş topluluğun içine kaynaşmak gerekli olduğunu
öğrendik.
3.
Bu
topluluk kendinden geçtiğini, insan eli değmemiş, olgun olmayanların
göremeyecekleri Tanrı şarabı içtiklerini, uyuşturucu kullanmadıklarını
öğrendik.
4.
Bu
topluluk kendinden geçse de günah-sevap işlemeyeceklerini, öğrendik.
5.
Canını
evveline evvel olmayan Allah’a gönderip vücuduna tekrar getirenin
kaybettiğinden çok daha fazlasını kazanacağını öğrendik.
6.
Sabah
seher çağı Allah’ı bekleyip ikram edilen Tanrı şarabından içenlerin ömrünün
ölümsüzlüğü kazanacaklarını öğrendik.
7.
İnsan
ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan sakinin yüzünün kırmızılığı kanından
değil içtiği Tanrı şarabından olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
.Mum gibi kendini yakarken ışık veren âşıkların ışığının arşı aşacağını, göğüslerinin gönüllerinin kurtulacağını, canları gönülleri uçmaya başlayacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
730. Sus, bunların hepsi de vakte muhtaç;
Vakit olsaydı söz de, feryat da imdada yeterdi.
Körkütük sarhoş bir sakıy (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), her şeyi mubah (Dini bakımdan yapılmasında sakınca olmayan) sayan bir topluluk.
İşin alayında olan, afyona-esrara (Uyuşturucuya) düşkün olup her şeyi mübah (Günah veya sevap) sayanlar değil onlar.
Nerde evveline evvel olmayan can, nerde yel gibi esip giden can.
Onun yanıp kavrulmuş ciğeri tazelenir.
Ölümden aman bulur (Kurtulur), feryattan-figandan (Haykırarak ağlamaktan) kurtulur.
Beyazlığı da Rebah kâfurundan (Kızıla çalar beyaz renktedir. Hindistan’da Serendip’te bulunan bir ağacın zamkıdır. Rebah adlı bir padişah zamanında bulunduğundan bu adla anılmıştır) değil.
Canlar, gönüller, her yandan uçmaya koyulmuş.
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Aklı gelişenin Allah’ın yaratıklarındaki uyumu, uzlaşmayı, bütünlüğü, büyük sanatı göreceklerini, anlayacaklarını, hayretlerinden gülümsemeye başlayacaklarını, zamana muhtaç olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
.Mum gibi kendini yakarken ışık veren âşıkların ışığının arşı aşacağını, göğüslerinin gönüllerinin kurtulacağını, canları gönülleri uçmaya başlayacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ