(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
560. Harut gibi kanadım bağlı,
Marut gibi susamışım, dudağım kupkuru (Harut ve Marut’un
melek olup, büyü ve sihirle uğraştıklarından kıyamete kadar kalmak üzere
Babil’de bir kuyuya hapsedilmişlerdir);
Nerede o Babil kuyusunun bile haset (Kıskançlık) ettiği güzelimiz.
Musa gibi şu kayamızdan, bir sopa
vuruşuyla bu kupkuru çölde yüzlerce kaynak fışkırtan, yüzlerce ırmak akıtanımız
nerde?
Nerde şu yaban otuna benziyken
bedenimizden, beş görünür-bilinir (1. Görme 2. Tat alma 3.İşitme 4.Koklama 5. dokunma),
beş de görünmez duyguyla (1. Hissi müşterek (Sağduyu,
önsezi, duygululuk, duyarlılık, sezgi gücü). 2. Hayal (Tasarlayıp kafada canlandırma) 3. Vehim (Korku, şüphe, tereddüt) 4. Hafıza (Hissedileni, bilinen, görünen, işitilen, duyulan, okunan
sözleri aklında saklama özelliği) 5Yetki (Kullanma
iradesi gösterme) on kaynak akıtanımız bizim?
O dilberin ayrılığıyla gönülde
öylesine bir dert var ki;
Nerde o gönül derdimizin davası, nerde o bize çare olan?
Sabah ışımasa bile günün
yıldızıdır o;
Kötüyüm dedim mi nerde yıldızımız der bana.
Hızır, Ab-ı hayat aramak için
karanlıklara daldı;
Bizim o güzel-güzel fışkıran Ab-ı hayatımız (Ölümsüzlük kaynağımız) nerde?
Can, beden beşiğinde Mesih'e
benziyor, nerde bizi beleyip beşiğe bağlayan Meryem?
Nerde o dünyadaki bütün
şekillerle şekillenen, fakat her çeşit şekilden de ayrı olan aşk?
Nerde o hem kendisinden uzak
düştüğümüz, hem de yayımızın kirişinde, parmaklarımızın altında olan sevgi?
Her köşede-her bucakta bir
gamlara (Üzüntülere) batmış mahmur oturmuş;
Nerde o deniz gönüllü mahmur (Süzgün, dalgın bakışlı) sakıymiz (Ruhumuza Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanımız) bizim?
Nerde şu beden kapısına can
veren, şu kalp duvarını dirilten?
Nerde o tavanımızı, kapımızı düzüp bezeyenimiz bizim?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
( Harut ile Marut melekleri (Bakara suresi 102): Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanın uydurup söylediklerine tabi oldular.
Hâlbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı.
Lakin şeytanlar kâfir oldular.
Çünkü insanlara sihri ve Babil’de Harut ve Marut isimli iki meleğe indirileni
öğreniyorlardı.
Hâlbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik,
sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (Sihir ilmini) öğretmezlerdi.
Onlar, o iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri
öğreniyorlardı.
Oysa büyücüler, Allah’ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler.
Onlar kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler.
Sihri satın alanların (Ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler.
Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür!
Keşke bunu anlasalardı)
Neler
öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerine yoğun sevgiyle bağlanmasıyla hareket edemez, çok istediğinden, özlediğinden dolayı su içmeyi bile unuttuğunu öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin Allah’ın sırların da sırlarına sahip olarak istediğini
yapabildiğini, sihir bilen Harut ve Marut’un Şems Hazretlerini kıskandıklarını
öğrendik.
3.
Şems
Hazretleri, olması mümkün olmayan yerden bile rahmet pınarları oluşturacağını
öğrendik.
4.
Dış
beş duyumuz ile iç beş duyumuzun birbiri ile uyum ve olgunlaşma sağlaması ile
his dünyasına geçileceğini, burada olgunluğun tamamlanması ile İlahi âlemin
kapışana varacağımızı, burada bekleyeceğimizi, Allah’ın “Gir kulum” demesi ile bu âleme gireceğimizi öğrendik.
5.
Karanlıkta,
çıkmazda kalsak bile Şems Hazretlerin ışığının yolu aydınlatmaya yeterli
olacağını öğrendik.
6.
Şems
Hazretlerinin ölümsüzlüğün kaynağı olduğunu öğrendik.
7.
Aşkın bütün şekilleri şekillendirdiğini fakat her çeşit ve şekilden
aşkın ayrı olduğunu öğrendik.
8.
Şems Hazretlerinin bedendeki canımıza can
kattığını, kalbimize dirilik sağladığını,
önümüzde güzelliği ve düzeni oluşturduğunu, her üzüntülere batmışların
özlemle aradıklarını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Dış beş duyumuz ile iç beş duyumuzun uyumluluk ve olgunlaşma sürecine girmesi ile his dünyasına geçmek ve bu alanda olgunlaşmak için;
Mevlana
Hazretlerinin aşk öğretisini öğrenmemiz, yardım
almamız, sevgiyle bağlanmamız, önemsememiz, hayali olmadığından emin olarak
ilerlememiz gerektiğini;
İlahi âlemin kapısına kadar temiz ve donanımlı hale gelene kadar çalışmamız ve Mevlana Hazretlerinin öncülüğüyle ve yardımıyla olacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Nerede o Babil kuyusunun bile haset (Kıskançlık) ettiği güzelimiz.
Nerde o gönül derdimizin davası, nerde o bize çare olan?
Kötüyüm dedim mi nerde yıldızımız der bana.
Bizim o güzel-güzel fışkıran Ab-ı hayatımız (Ölümsüzlük kaynağımız) nerde?
Nerde o deniz gönüllü mahmur (Süzgün, dalgın bakışlı) sakıymiz (Ruhumuza Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçanımız) bizim?
Nerde o tavanımızı, kapımızı düzüp bezeyenimiz bizim?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
( Harut ile Marut melekleri (Bakara suresi 102): Süleyman’ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanın uydurup söylediklerine tabi oldular.
Lakin şeytanlar kâfir oldular.
Onlar kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler.
Keşke bunu anlasalardı)
1. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerine yoğun sevgiyle bağlanmasıyla hareket edemez, çok istediğinden, özlediğinden dolayı su içmeyi bile unuttuğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
Dış beş duyumuz ile iç beş duyumuzun uyumluluk ve olgunlaşma sürecine girmesi ile his dünyasına geçmek ve bu alanda olgunlaşmak için;
İlahi âlemin kapısına kadar temiz ve donanımlı hale gelene kadar çalışmamız ve Mevlana Hazretlerinin öncülüğüyle ve yardımıyla olacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ