(Mevlana Hazretleri
özlemi anlatıyor)
540. * Kenan Yakup'u (Baba), Yusuf’un (Âşık olduğu oğlunun)
ardından (Öldü diye) ağlamaya koyulmuştu ya,
derken ansızın o güzel yüzlüden, o güzel renkliden bir müjdeye kavuştu.
Aşka düşüp ağlamak, merdivene
benzer;
Merdivene çıkan, elbette dama (Amacına) ulaşır.
Seni, kendinden geçmiş (Benlikten, bağlardan kurtulmuş) gördü mü, aşk arkadaşı,
bir elinde ciğer kebabı, öbür elinde gönül kanıyla dolu bir kadeh, çıkagelir.
O dilberin, denize benzeyen,
lütfu (Önem verilen, sayılan birinden gelen yardım,
iyilik), kaftan (Yüce dağdan) kafa (Yücelerden yücelere), bütün dünyayı tutmuştur;
Ayrılık, hamı (Kaba ve kuralları bilmeyen, incelmemiş) pişirmek (Sofraya konacak duruma getirmek) içindir,
Bela (İçinden
çıkılması güç, sakıncalı, büyük sıkıntıya yol açan olaylar), vahşi bir
kuşa benzeyen aşığın canını sınamak için vurulup tuzağa tutuluşa benzer,
sevgilinin saçı da bir tuzaktır adeta.
Bu vuruluşla (Sevgiyle bağlanışla), bu tutuluşla (İradesine girmekle) vahşi, çeke-çeke elde edilir de
nazı, sertliği kalmaz, hem sırdaş (Yakın) olur,
hem ad-san (Tanınmışlık) kazanır.
Hani meyveleri gâh (Bazen) güneşin hararetiyle yakar, gâh (Bazen) akşam
serinliğiyle okşar da oldurur (Olgunlaştırır) ya;
Tıpkı onun gibi.
Umumi zahmetlerden, hususi (Özel) lütuflardan (Önem
verilen, sayılan birinden gelen yardım, iyilik) ne hikmetler (Bilgi ile söylerken sözü kontrol etmekle, ibadet yaparak
vücudunu kontrol etmekle, farklılıkları değerlendirerek yüze dikkatli bakmakla )
meydana gelir;
Tortulu şeyler arı-duru (Saf, tertemiz) olur;
Aşağılık kişi, yücelir.
Gâh (Bazen)
mahrumiyet (Yoksunluk), ebedi ayrılış korkusuyla
yanarsın;
Gâh (Bazen)
o tek dilbere (Çekici, albenili güzele) kavuşmak
ümidiyle nimetlere (İyiliklere) dalar,
yücelirsin.
Hele şu yoksulun derdi, dünyayı
yakacak bir ateştir, âlemi boğacak bir tufandır (Şiddetli
yağmur);
Ne acılıktır bu, ne murada ermeyiş
(Amaca ulaşamamak);
Fakat dil damak da bulunla
tatlıdır işte.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Sevdiğimizin
ayrılığından ağlamanın, özlem duymanın insanı yetiştireceğini, amacına
ulaştıracağını öğrendik.
2.
Sevilenin geç de
olsa sevenin yanına geleceğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin iyiliklerin ve yardımlarının çok yüksek düzeyde ve çok geniş alında
olduğunu öğrendik.
4.
Aşık kişi başına
gelenlerden çekinmeyeceğini, şikayet etmeyeceğini çünkü bunun imtihan olduğunu
bileceğini öğrendik.
5.
Genel
zahmetlerden ile özel iyilikler ve bağışlarla seven kişi uygunluktan olgunluğa
geçeceğini öğrendik.
6.
Kontrollü
davranmayı kolayca kazanılmayacağını, belirli zorlu sınamalardan geçtikten sonra
kazanılacağını öğrendik.
7.
Sınamaların
bazen yoksulluk bazen ebediyen ayrılış korkusuyla olacağını, Allah’ın
güzelliklerini üstünde gösterdiği güzele kavuşmak ümidiyle yücelip gideceğimizi
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Âşıklık yolunda olanın çok dertlerle boğuşsa da,
pişmemiş tavuğun başına gelenlerden gibi sıkıntıda olsa bile ağzının tadından kaybetmeyeceğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ