(Mevlana Hazretleri
sarhoşluğu anlatıyor)
510.
Ne deniz (Çok ve yoğun), ne inci (Şekil değiştirmeyen mücevher), ne yüce (Yüksek, büyük) er (İşini iyi
bilen, yetenekli kimse), ne yüce er.
Ne
nur (İlahi parlaklık), ne parıl-parıl (Işık saçan, parlayan) nur bu mekânsızlık (Allah’ın
bir yere bağlı olmayan, ihtiyacı olmayan yerde olan) ülkesinde.
Böylesine
bir nuru gördükten, böylesine bir sırrı işittikten sonra kendimden geçmezsem
şaşılır doğrusu;
Ne
buyurursun sen?
* Eflâtun (Eflâtun-Abu-l
Hasan: Eflâtun, Yunan
filozoflarındandır. Doğu-İslam şiirlerinde aklı temsil eder)
bile, o aklıyla, o bilgisiyle bunu görseydi benden den daha fazla deli olurdu,
akılsız bir halde sevdalara dalar-giderdi.
Yoksa
mermer (Beyaz, parlak, sert, sağlam ve pürüzsüz)
miyim ben.
Sağır
(İçi görünmeyen, donuk) mıyım ben, huyumun (Alışkanlıklarımın), tedbirimin (Önlemlerimin) kötülüğü yüzünden kuyu dibinde miyim
ben?
Fakat
onun Ay gibi bir yüzü var, binlerce misk (Güzel)
kokuları var onda:
Bir
sevdaya tutulmuş, sararıp solmuş kişi, nasıl olur da onun hevesine düşer?
Yazıklar
olsun;
Can
vermedim de ona ulaşmak için kol-kanat açtım, yücelere uçtum;
Uçtum
da işte şimdi devletten (Tanrının yetkili kıldığı,
sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin
sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer
insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya,
insanları yönlendirme ve yöneltme makamı) oldum, yücelerden yerlere
düştüm böyle.
Bir
gece rüyamda gördüm:
O
yüceler yücesi buyurdu ki:
Can
besleyen o şaraplarla (Tanrı şarabıyla) sen, hem
bizimlesin, hem ayrısın bizden.
Binlerce
düzen düzer, binlerce oyun bozar;
Seninle
uzlaşsa, seninle olsa bile sanma ki ona eş oldun.
Sanmazsın
da ya:
Fakat
sarhoşsun, o yüzden gönlün de yok, elin de, ne yaptıysan şarap yaptı demektir,
şarapla ne de gençsin, ne de kuvvetlisin ya.
Şarap,
aklını eritir-gider,
Seni
senden alın bütün özürlerini o getirir;
Çünkü
sen, şaraba gark olup (Dalmış) gitmişsin.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Mekansızlık
ülkesinde Şems Hazretlerini gören Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin nurlu,
güzel kokulu olmasına, sırlarına aşık olduğunu, sadece görmekle yetinmeyip
kendinden geçip onda var olma isteğine kapıldığını öğrendik.
2.
Yücelere uçsak,
çıksak bile yere düşeceğimizi, Şems Hazretlerine can vererek onunla olmamız
gerektiğini öğrendik.
3.
Tanrı şarabı
canı beslediğini, içenin yüce kişilerle
beraber olabileceği gibi aşağıda olanlarla da beraber olabileceğini öğrendik.
4.
Yüce kişi ile
olan ilişkide ne kadar yakınlaşma benzeşme olsa bile ona eşit olunamayacağını
öğrendik.
5.
Tanrı şarabı
içenin gençlik ve kuvvet bulacağını, bu sarhoşlukta güzel işler yapacağını
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Tanrı şarabının aklımızı akıcı hale getireceğini,
benlik kıskacından kurtaracağını, aklın kolayca anlayamayacağı sıra dışı işler
yaptıracağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ