10 Kasım 2019 Pazar

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 150-160 İNCİ BEYİT


(Mevlana Hazretleri Allah’a kaçmak anlatıyor)

150-160.* Senin elinden başka bir el dikerse ne gül bahçesi gelişir, ne bir gül açar, ne bir fesleğen;
A yüz, iki (Isı ve ışık) kaynağın var, ne diye akmazsın (Art arda ve topluca gitmezsin)?

* Gökyüzü tavafçıları (Çevresine dolaşma), insanın çevresinde dönüp durmada;
Yoksa sen lanetlenmiş (Tanrının merhametinden yoksun olan) İblis misin ki insanın çevresinde donup dolaşmazsın?

* Bir bucağa çekilmiyorsan ne diye susmazsın?
Kâbe değilsen bari ne diye zemzem olmazsın?

A benim ateşe tapan (Isı ve ışığa çok değer veren) gönlüm;
Ateşler içinde sanki kükürtsün (119 derecede eriyen, 444 derecede kaynayan maddesin) sen;
Sakiye (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan) söyle;
Tez ol artık de, daha ilk kadehte (Sözlerinle) tortulu (Karışık) şarap sundun zaten.

A dudağını ısıran saki, gel de o şarapla pişir, oldur hamları (Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş kişileri olgunlaştır);
Ne güzel bağdı, bahçeydi o bağ-bahçe;
Ne güzel üzümdü o ezip şarap haline getirdiğin üzüm.

Bir iz göstereyim sana ki kimsecikler gösteremez;
A usul (Düzgün, gösterişli vücutlu) boylu;
İz de şu.
Hani o gece kendimde değildim de beni o Ay yüzüyle ısmarlamıştın sen.

A akıl, hatırlıyor musun?
Hani o aklımın padişahı, sevgiyle sana o ateş gibi şarabı sunmuştu; 
Sunar-sunmaz da sen hemencecik ölmüş-gitmiştin.

* O güzel, iki leğen getirdi;
Birinde ateş dolu, öbüründe altın;
Altın alırsan ateş olur, ateşe el atarsan altın almış olursun.

O serkeş sakiyi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyi) gör;
O güzelim ateşi al;
Fakat ateşin kadrini (Değerini bilmeyi, yararlanmayı) nereden bileceksin?
Buracıkta küçücük bir çocuksun sen.

Tebrizli Şemseddin'in (Şems Hazretlerinin) sayesinde ateşten neşelisin;
Fakat altına kaçtın mı altın gibi dondun-gitti.

Bensiz hoşsan, iyisin a sevgili ne diye yüzlerce tuzakla yakaladın, tuttun beni?
Yook, beni diliyor, istiyorsan ne diye sertsin, ne diye gülmüyorsun?

Şeker yurdunda kadeh-kadeh şeker şerbetini içen kişi, şu dokuz yıllık sirkeyi yeter bulur mu hiç?

Gül a dost, gül bahçesi gibi gül de düşman, benden gönlün soğudu, benden vazgeçtin sanmasın, sevinmesin.

Mademki Ay’ın da, gülün de haset edeceği bir hale geldin;
Mademki gönüllere ümit tohumunu ektin;
Güzelliğine layık değildir bizden vazgeçmen.

Ne güzeldi o sarhoşluğun, hani bizimle ahitleşmiştin de sarhoşça demiştin ki bize hem hısım-akrabasın sen, hem oğulsun.

Hani, yüzlerce lütufla, yüzlerce neşeyle al kendinden geçiş kadehini, kendisinden, aklın başında diye birbiri üstüne (Sarhoş ol diye) şarap sunuyordun.

Esenlik (Sağlık, afiyet, sıhhat, selamet) sana o hoca, şu anda bahanen (Bir şeyin gerçek sebebi gizleyerek ileri sürülen uydurma sebep) nedir ki ne denilsin ne deniz gönüllü;
Ne sakisin (Ruhumuza Allah’ı sevdiriyorsun, ne Allah nuru saçıyorsun), ne efendilik ediyorsun (Nazikçe, kibarlıkla davranmıyorsun) bize.

Ne yakutsun, ne mercan, ne de gönlün, canın huzuru, rahatı;
Ne bostansın, ne gül bahçesi, ne de şekerler ballar madeni.

Susayım (Konuşmayayım), fakat bir şartla;
Susarak şarap sun bana;
Ben de aptallığımdan öğütler (Yapman veya yapmaman gereken şeyleri söz ile söyleyeyim, nasihat)  vereyim sana, aptallığımdan;
Çünkü öğüt tutmazsın ki sen.

Sakinin (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişinin) yürekten sunduğu yol armağanı olarak getirdiği şaraptan dertli gönlüm bir kadeh tortulu içti bu gece.
                       ***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
1.    Şems Hazretlerinin kaynağından gelen her şeyin güzellik olduğunu, kişiye güzellik, asalet, güç kazandırdığını öğrendik.
2.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin kendisini göstermesini, insanlara yaklaşıp iyiliklerde ve bağışlarda bulunmasını istediğini öğrendik.
3.    Şems Hazretlerinin önce sırrı açık ve net söylemediğini, daha açık ve anlaşılır sırlar söylemesini istediğini öğrendik.
4.    Şems Hazretlerinin sözlerinin tesiriyle olgunlaşmamış uygun kişilerin olgun hale geleceğini öğrendik.
5.    Aklın sevgiyle bağlı olduğu kişinin karşısında ölü duruma geleceğini öğrendik.
6.    Bazı Dünya nimetlerinin ters biçimde sunulduğunu, üstün nitelikli, değerli dediğimizin bizi yakıp kül ettiğini, ateş gibi gördüğümüzün üstün niteliklerin, bize değerler kazandıracağını öğrendik.
7.    Şems Hazretlerinin ısısından ve ışığından yararlananların değerli kişi olacağını öğrendik.
8.    Zorluklara rağmen ne Şems Hazretlerinden ne de Mevlana Hazretlerinden vazgeçmememiz, gönlümüze ektiği aşk tohumunu geliştirmemiz gerektiğini öğrendik.
9.    Şems ve Mevlana Hazretlerini eleştiren hocaların ne deniz gibi bilgili, ne deniz gibi büyük gönüllü,  ne insan ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan olmadığını, ne sözleriyle insanı kendinden geçiren olmadığını, ne bir içinde değerleri toplamış maden olmadığını, ne tatlı söz söyleyen biri olmadığını öğrendik.
                    *
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin kendi üstüne düşen görevi yaparak yapılması veya yapılmaması gereken sözleri söylediğini, bu sözleri tutmayacaklara bile söylediğini öğrendik, anladık.
                     *
RAV

Popüler Yayınlar