(Mevlana Hazretleri Allah’a kaçmak anlatıyor)
150-160.* Senin elinden başka bir
el dikerse ne gül bahçesi gelişir, ne bir gül açar, ne bir fesleğen;
A yüz, iki (Isı ve ışık) kaynağın var, ne diye akmazsın (Art arda ve topluca gitmezsin)?
* Gökyüzü tavafçıları (Çevresine dolaşma), insanın çevresinde dönüp durmada;
Yoksa sen lanetlenmiş (Tanrının merhametinden yoksun olan) İblis misin ki
insanın çevresinde donup dolaşmazsın?
* Bir bucağa çekilmiyorsan ne
diye susmazsın?
Kâbe değilsen bari ne diye zemzem
olmazsın?
A benim ateşe tapan (Isı ve ışığa çok değer veren) gönlüm;
Ateşler içinde sanki kükürtsün (119 derecede eriyen, 444 derecede kaynayan maddesin)
sen;
Sakiye (İnsan
ruhuna Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan) söyle;
Tez ol artık de, daha ilk kadehte
(Sözlerinle) tortulu (Karışık)
şarap sundun zaten.
A dudağını ısıran saki, gel de o
şarapla pişir, oldur hamları (Kaba, toplum kurallarını
bilmeyen, incelmemiş kişileri olgunlaştır);
Ne güzel bağdı, bahçeydi o bağ-bahçe;
Ne güzel üzümdü o ezip şarap
haline getirdiğin üzüm.
Bir iz göstereyim sana ki
kimsecikler gösteremez;
A usul (Düzgün,
gösterişli vücutlu) boylu;
İz de şu.
Hani o gece kendimde değildim de
beni o Ay yüzüyle ısmarlamıştın sen.
A akıl, hatırlıyor musun?
Hani o aklımın padişahı, sevgiyle
sana o ateş gibi şarabı sunmuştu;
Sunar-sunmaz da sen hemencecik ölmüş-gitmiştin.
* O güzel, iki leğen getirdi;
Birinde ateş dolu, öbüründe
altın;
Altın alırsan ateş olur, ateşe el
atarsan altın almış olursun.
O serkeş sakiyi (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişiyi)
gör;
O güzelim ateşi al;
Fakat ateşin kadrini (Değerini bilmeyi, yararlanmayı) nereden bileceksin?
Buracıkta küçücük bir çocuksun
sen.
Tebrizli Şemseddin'in (Şems Hazretlerinin) sayesinde ateşten neşelisin;
Fakat altına kaçtın mı altın gibi
dondun-gitti.
Bensiz hoşsan, iyisin a sevgili
ne diye yüzlerce tuzakla yakaladın, tuttun beni?
Yook, beni diliyor, istiyorsan ne
diye sertsin, ne diye gülmüyorsun?
Şeker yurdunda kadeh-kadeh şeker
şerbetini içen kişi, şu dokuz yıllık sirkeyi yeter bulur mu hiç?
Gül a dost, gül bahçesi gibi gül
de düşman, benden gönlün soğudu, benden vazgeçtin sanmasın, sevinmesin.
Mademki Ay’ın da, gülün de haset
edeceği bir hale geldin;
Mademki gönüllere ümit tohumunu
ektin;
Güzelliğine layık değildir bizden
vazgeçmen.
Ne güzeldi o sarhoşluğun, hani
bizimle ahitleşmiştin de sarhoşça demiştin ki bize hem hısım-akrabasın sen, hem
oğulsun.
Hani, yüzlerce lütufla, yüzlerce
neşeyle al kendinden geçiş kadehini, kendisinden, aklın başında diye birbiri üstüne
(Sarhoş ol diye) şarap sunuyordun.
Esenlik (Sağlık,
afiyet, sıhhat, selamet) sana o hoca, şu anda bahanen (Bir şeyin gerçek sebebi gizleyerek ileri sürülen uydurma
sebep) nedir ki ne denilsin ne deniz gönüllü;
Ne sakisin (Ruhumuza Allah’ı sevdiriyorsun, ne Allah nuru saçıyorsun),
ne efendilik ediyorsun (Nazikçe, kibarlıkla
davranmıyorsun) bize.
Ne yakutsun, ne mercan, ne de gönlün,
canın huzuru, rahatı;
Ne bostansın, ne gül bahçesi, ne
de şekerler ballar madeni.
Susayım (Konuşmayayım),
fakat bir şartla;
Susarak şarap sun bana;
Ben de aptallığımdan öğütler (Yapman veya yapmaman gereken şeyleri söz ile söyleyeyim,
nasihat) vereyim sana,
aptallığımdan;
Çünkü öğüt tutmazsın ki sen.
Sakinin (İnsan
ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan kişinin) yürekten sunduğu yol
armağanı olarak getirdiği şaraptan dertli gönlüm bir kadeh tortulu içti bu
gece.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Şems
Hazretlerinin kaynağından gelen her şeyin güzellik olduğunu, kişiye güzellik,
asalet, güç kazandırdığını öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerinin kendisini göstermesini, insanlara yaklaşıp
iyiliklerde ve bağışlarda bulunmasını istediğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin önce sırrı açık ve net söylemediğini, daha açık ve anlaşılır
sırlar söylemesini istediğini öğrendik.
4.
Şems
Hazretlerinin sözlerinin tesiriyle olgunlaşmamış uygun kişilerin olgun hale
geleceğini öğrendik.
5.
Aklın sevgiyle
bağlı olduğu kişinin karşısında ölü duruma geleceğini öğrendik.
6.
Bazı Dünya
nimetlerinin ters biçimde sunulduğunu, üstün nitelikli, değerli dediğimizin
bizi yakıp kül ettiğini, ateş gibi gördüğümüzün üstün niteliklerin, bize
değerler kazandıracağını öğrendik.
7.
Şems
Hazretlerinin ısısından ve ışığından yararlananların değerli kişi olacağını
öğrendik.
8.
Zorluklara
rağmen ne Şems Hazretlerinden ne de Mevlana Hazretlerinden vazgeçmememiz,
gönlümüze ektiği aşk tohumunu geliştirmemiz gerektiğini öğrendik.
9.
Şems ve Mevlana
Hazretlerini eleştiren hocaların ne deniz gibi
bilgili, ne deniz gibi büyük gönüllü, ne insan
ruhuna Allah sevgisi, Allah nuru saçan olmadığını, ne
sözleriyle insanı kendinden geçiren olmadığını, ne
bir içinde değerleri toplamış maden olmadığını, ne
tatlı söz söyleyen biri olmadığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevlana Hazretlerinin kendi üstüne düşen görevi
yaparak yapılması veya yapılmaması gereken sözleri söylediğini, bu sözleri
tutmayacaklara bile söylediğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ