(Mevlana Hazretleri Gönül gözünü açanın yolunu anlatıyor)
230. Dünyaya aldırış ettiğim yok;
Getir meyhanecinin kadehini bana:
Varlığımdan usanmışım zaten
varlığım da ne olabilir ki?
* Ashabı Kehf’in köpeği delirdi de
saldırmada aslandan da üstün bir hale geldi;
Sarhoşum, tel (Telli sazın telini) kırmanın sırası değil;
Sustum artık.
A gönül, mademki görüyorsun;
Söz söylemeyi, güzel görünmeyi
bırak;
Kendine gel de şu atlastan, bir
gelin perdesi elde et.
* Gözünün perdesini açarsın;
Münezzehtir(Temizdir) noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Kendi yüzünü görür-gösterirsin;
Münezzehtir(Temizdir) noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Aşk şarabı olur,
coşar-köpürürsün;
O yandan, daha fazla kendinden
geçer, aklını yitirirsin;
Binlerce akıl kapısın;
Münezzehtir(Temizdir) noksan sıfatlardan kulunu geceleyin götüren.
Canın başına bir taç vurursun;
Gönlü tutar, miraca götürürsün;
İki dünyadan da yüceltirsin onu;
Münezzehtir(Temizdir) noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Gönül, uçar da çölleri-ovalan
aşar, bütün canlardan ileriye geçer; derken;
Ansızın sen çıkarsın karşısına;
Münezzehtir (Temizdir)noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Kapıp kaldırdığını ağırlayıp o mekânsızlık
bahçesine kondurursun; münezzehtir(Temizdir) noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Bizimlesin diye öylesine
sevinmedeyim ki gönlüm, her solukta uçmada;
Her an sabır elbisesini yırtmada;
Münezzehtir (Temizdir)noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
Altı yandan da kaçar, o tapıya
sarılırım;
Çünkü pek gönüller bağlayansın,
pek güzelsin sen;
Münezzehtir (Temizdir) noksan sıfatlardan, kulunu geceleyin götüren.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Ashâb-ı Kehf: Mağara arkadaşları demektir.
Dikyanus adlı bir hükümdar yahut vali halkı yuta secde
etmeye zorlamış.
Yedi kişi bu kötü işi işlememek için şehirden çıkmışlar.
Bir köpek de peşlerine takılmış, kovdukları halde
peşlerini bırakmamış.
Köpekle bir mağaraya girmişler,
Tanrı onlara uyku vermiş, uyumuşlar, köpek de ön
ayaklarını yere dayayıp uyumuş.
Uykuları üç yüz dokuz yıl sürmüş.
Yel, bunları sağa-sola çevirmiş.
Uyanınca bir gün uyuduklarını sanmışlar sonra güneşe
bakıp daha batmamış, yarım gün uyumuşuz demişler.
Karınları acıktığı için yiyecek almak üzere içlerinden
birini yollamışlar.
Adamın verdiği para üş asır önceye ait olduğu için iş
anlaşılmış.
Zamanın hükümdarı imanlı bir kişiymiş.
Halkla beraber bunları ziyaret etmek istemiş.
Adamı öne geçirip mağaraya yönelmiş.
Fakat adam mağaraya girince, Tanrı köpekle beraber
bunları sır etmiş (Gizlemiş)
Oraya bir mabet yapılmış (Kehf suresi 9-26)
Tarsusta, Elbistan’da, Maraş’ta daha başka yerlerde
Ashâb-ı Kehf’e istinad edilen mağaralar vardır.
Batılara göre bu mağara Efsus şehrindir (E.H.Parmer;
The Koran; Oxford 1953.s.241.not 1)
Neler öğrendik;
1.
Dünyaya ilgi
göstermekten, önem vermekten ve kendini kendinden kurtarmış kişi; gönül gözünün
açılması için kendini hazırlamış olacağını öğrendik.
2.
Allah
dostlarının peşini bırakmayan kişi köpek bile olsa Aslandan daha güçlü-kuvvetli
olacağını öğrendik.
3.
Gönül gözü
görmeye başlayanın güzel söz söylemeyi, güzel görünmeyi bırakıp dünyanın
fiziksel, siyasal, coğrafi, ekonomik bilgilerinin bir araya getirilmiş
haritasını gözünün önüne koyacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostlarını seven ve sığınanın gönlüyle canıyla
hızlıca Kur’an’ da yazılan, Peygamberimizin söylediği, Tanrı erlerinin
bahsettiği yerleri gidip göreceğini, söylenenlerin doğru olduğuna şahitlik
yapacak kadar doyum sağlayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ