(Mevlana Hazretleri aşkı anlatıyor)
370. Ömrünün boyunca gönül
remzinden (Gizli ve kapalı söylememizden, işaretle
anlatmamızdan) bir harfin bile kokusunu alamadın;
A Kur'an okuyan hafızsın, ehilsin
(Ustasısın), ustasın ama bu, böyle.
Seni ne kadar uzaklaştırdılar da
iş değirmen taşlarına mil (Çark) oldun gitti;
Şu işsizlerin işlerine (Mevlevilere) katılmaya, karşılıksız işe koyulmaya
gücün yok senin.
Seni, her solukta yeniden-yeniye
bir işe koşarlar;
Düzenbazlık yolunu tutarlar da
kendi haline bırakmazlar.
Gâh (Bazen)
ustalık sevdasına, gâh (Bazen) şehvete düşersin;
Gâh (Bazen)
askere kumandan olursun, gâh (Bazen) ağalık
ipiyle bağlanırsın.
Efendiler efendisi Şemseddin (Şems Hazretleri), Tebriz'den bir zekâtla canına yardım
etmezse eyvahlar olsun (Kazanç sağlayamayan,
yararlanamayan), yazıklar olsun canına (Üzüntü
içinde bıraktığın için) senin.
Yoksul (Allah’a muhtaç kişi)
hastayı sürme tapından (Uzaklaştırma yanından),
hastalığı haddi (Sınırı) aştı çünkü;
Ne feryadı kaldı artık, ne
ağlaması.
Derdinin bittiğinden susmuyor o;
Sabır-takati bitti (Olacak ve gelecek olanı telaş göstermeden bekleme, gücü
kalmadı);
O yüzden çaresiz susuyor.
Acımak, esirgemek çağı;
Ağlayın ona;
Gönül alan dostlarısınız, gönül
alıcı sözler söyleyin ona.
Çünkü dostların feryadıdır
hastalara sakinlik (Sessizlik, durgunluk) veren;
Sizin feryadınızdan (Yüksek sesle bağrışından) başka bir yardımcı sığmaz
buraya.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Kur’an okuyan ne
kadar ustalaşırsa ustalaşsın gönülden gelen söz ve uyarılardan haberdar değilse
İlahi âlemden yeteri kadar pay almamış olacağını öğrendik.
2.
Allah’tan Cebrail
melekle peygamberimize gelmiş vahileri bilmek ve güzelce okuyup anlatmanın
ilerisinde gönlümüzü bilmemiz ve işlevini tanımamız gerektiğini, çünkü Allah’tan
uyarıcı sözlerin gönlümüze geldiğini, uyarıldığımızı, doğru işlerimizin
onaylandığı, yanlış yapınca da içimize sinmeyen duygu ile haberdar edildiğimiz
yerin gönlümüz olduğunu öğrendik.
3.
Halkın insanı boş
bırakmayacağını, esas yapman gereken söz olmadan anlama ve karşıya iletme tadını
aldırmadan kendiişlerine yarayacak davranışlara övgüler düzerek şaşırttıklarını
öğrendik.
4.
Kendi halinde
yaşama becerisini kazanamayan kişiyi akıllı ol diye hile ve düzenbazlık
yapmasını öğütleyip zorladıklarını öğrendik.
5.
Dünyalık
isteklere aşırı düşen, makam ve ustalıkla şöhret arayan kişinin yanlış arayış
içinde olacağını öğrendik.
6.
Şems’i Tebrizi
Hazretlerinin canına yardımını alamayanların mahrumiyet içinde dünya hayatını
tamamlayacaklarını öğrendik.
7.
Şems Hazretlerine
ağlayarak, gönül alıcı sözler söyleyerek acımasını ve esirgemesini sağlamamız
gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Mevleviler feryat ederek yardım isteyeceklerini, böylece
hasta kişilere sakinlik vereceklerini, böylece yardım akışını sağlayacaklarını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ