1300- (Şems Hazretlerine
hitap)
Ne
gevşeklik kaldı (Canlandın, hareketlendin, istek ve
dileğin ortaya çıktı), ne gösteriş;
Ne
su kaldı, ne ot (Yemeyi içmeyi dert etmekten kurtuldun);
İşte
o zaman, ey gül yüzlüm benim, hadi gel dedim.
Ey
sarhoş canıma can olan (Yaşama sevincimi artıran,
neşeyi, hevesi, gücü-kuvveti artıran), ey dün gece elimden kaçan, kırma
beni, kırık gönlüme bak, kalk ey ordu kumandanım.
Ey
güzel yürüyüşlü canım, sevgilinin huzurunda kıvran da, sevgilim sana, ey benim
canım, ey benim rızkım, geçimim desin.
Şu
bedenim bir iğe (Pamuk, yün vb.nden iplik eğirmekte
kullanılan, ortası şişkin, iki ucu sivri ve çengelli olan, ağaçtan yapılmış
araç, eğirmen, kirmen) benziyor, sustum mu Tanrı ip örmede, bu iğle
beden iplerimi yumak haline getirmede.
İplikle
ipliğin salınışı gizli de, iğle iğin dönüşü görünüyor;
İğ,
onun tutuşu, çekişi olmadan nasıl bu besbedava (Çok
ucuz) işe koyulurum ben diyor.
Beden
sarığa, can da başa benziyor, o, başa sarılmada, her katı öbürünün üstünde,
tıpkı sarığım gibi.
Ey
terü-taze Şemseddin, sen gâh sarıksın, gâh baş;
Korkuyorum
bir bahane bulur, benimle buluşmaktan dönersin, bana görünmezsin diye.
Ey
tez, çevik uçanım, gayb âlemine uç, bu yana değil;
Gizlilik
evine git ey düşüncem, ey anlayışım.
Aklı
küllün (Doğadaki uyum, uzlaşma) bayram yerinde
bir davuldan başka nesi var dünyanın, göklerin harman yerinde bir samandan
başka nesi var gökyüzünün?
Ben
yaraladım gönlünü senin, yarama mehlem (İlaç) sürme.
Ben
yırttım hırkanı, yırtık hırkama el atma.
(Ben yanlış ettim, cezalandırma beni, sen yanlış etme)
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Dünya âleminin
oyalayıcı uğraşlarından sıyrılıp görünmeyen bilinmeyen gayb âlemine yönelmemiz
gerektiğini öğrendik.
2.
Sevgilimizin,
aradığımızın görünmeyen âlemde olduğunu ve bize buraya gel diye davet edip
beklediğini öğrendik.
3.
Görünen âlemi
bildiğimizi, görünmeyen alemi görmeye, anlamaya çalışmamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Ulu,
asil, büyük insanların yüce âlemde kendilerine yer edindiklerini, onlarla
görüşmek için onların bizim seviyemize inmesini beklememizin yanlık bekleyiş
olduğunu, bizim onların bulunduğu yere ulaşmak, çıkmak için kendimizi uygun
duruma getirip çevik davranmamız, anlayışımızı da buna göre düzenlememiz
gerektiğini öğrendik, anladık.
Yücelere
çıkmak için dünyaya bağlı kalmaktan kurtulmamız, bu uğurda uğraşı vermemiz
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ