8 Aralık 2014 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1290 İNCİ BEYİT

1290-   Bugün de artık o serseri inancın (Yönlendiricisi, yol göstereni, yolu aydınlatanı olmayan), o temelsiz (gerçek ve sağlam olmayan, asılsız), o gevşek (Cansız, hareketsiz, iradesiz, uygulamasız) dinin yüzünden kötekler (Sopayla atılan dayak) yersin, geçmişe hasretler (Özlemler) çekersin, pişmanlıklar (Yapmadığın, yetersiz kaldığın  iş veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzüntü) duyarsın.

O vefaya (Sevgiyi sürdürme, sevgi ve dostluk bağlılığına) sarılmayışına, Tanrı’ya yabancı davranışına peygamberlerle olan macerana nâdim olursun (Yokmuş gibi davrandığın için pişmanlık duyarsın).
Nasıl olur bu iş hocam, nasıl olur?

Amcam, aynaya benze (Olduğu gibi gör, göster), dilsiz dudaksız efsaneler söyle, çünkü olay hüzün (Gönlüne sıkıntı) verirse sarhoşluk kaybolur gider.
(İçsel sıkıntıya düşmek istemiyorsak, olanı değiştirmeden olduğu kabul ederek; öncesinde canımız sıkılsa da sonrasında ağız tadımız yerinde kalır)

Gönlün çevresinde o kadar döndüm, dolaştım ki dönüşümün fazlalığı yüzünden ne beden, benim yükümü çekebilir, ne can savaşıma dayanabilir.

O madenin çevresinde o kadar dolaşacağım, canla öylesine savaşacağım ki hem varlığım tamamıyla çözülüp dökülsün, hem tellerim tamamıyla üzülüp kırılsın.

Sen çok inatçısın oğul, ben de inatçıyım;
Öylesine ayak direrim (Düşünce ve davranışımı sonuna kadar sürdürür, kendi tutumumdan şaşmam) ki erkek aslan bile bu ayak direyişime karşı baş eğer (Buyruğum altına girer).

Beden, meşalelerle süslü gökyüzü gibi canın çevresinde nasıl olur da dönmez ey pergele benzeyen canımın güzellik, alım noktası?

Su kılavuz oldukça bu değirmen döner durur, amma senin bundan haberin bile olmaz da buğdayım un oldu, yeter artık der durursun.

Hâlbuki o, senin işine aldırış bile etmez, senin buğdayınla, yükünle ilgisi bile yoktur, su bulunmadıkça benim sırlarımın çevresinde, gökyüzü gibi boyuna döner.

Onun elinde bir kalburum (Eleme, ayırma aletiyim) ben, beni oynatır, döndürür.
Kalburu ele almak, sallayıp döndürmek onun işidir, kalbur olmak da benim işim.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Benlikle ve taraftarlıkla, çıkarlarını ve düşüncelerini üstün tutmayla kendini bağlamış kimselerin kendisini esir ettiğini, özgür olamadıklarını öğrendik.
2.    Din işini kendine görev yapanın Allah’ı ve dostlarını sevme yollarını öğretmesi ve dinin insana gönül hoşluğu vermesini sağlaması, sıkıntıdan uzaklaştırması gerektiğini öğrendik.
3.    Dinin iyi ve kalıcı sonuçlar verecek yolları gösteren bir bütünlük içinde sunulması gerektiğini öğrendik.                      
4.    Taklit olarak yapılan din söz ve hareketlerinin beklenilen ve istenilen faydalar vermediğini öğrendik.
5.    Dinin Allah’a ve dostlarına bağlılık ve sevgiyi sürdürme ile iyi sonuca ulaşacağını öğrendik.
6.    Kendimizi Allah’a ve dostlarına yakın hissetmemiz gerektiğini öğrendik.
7.    Kendimizi Allah ve dostlarına sorumlu hissetmemiz gerektiğini, emredilenleri tereddüt etmeden doğru kabul ederek yapmamız gerektiğini öğrendik.
8.    Hazreti Mevlana’nı hâkimiyetinin sadece özlü, güzel sözler söylemek olmadığını, Allah’ın verdiği görev ve yetki ile madde ve mana âleminde etkili ve yetkili olduğunu öğrendik.
9.    Hazreti Mevlana kendi buyruğunun altına girmemizi istediğini, zorladığını, vazgeçmediğini öğrendik.
                        *                                           
İşte böyle yaren,
Allah’a ve dostlarına inansak da inanmasak da, bağlansak da bağlanmasak da hayat döngüsünün devam ettiğini, sıradan insan olarak, farkına varmadan yaşamını tamamlayacağımızı öğrendik, anladık.

Hazreti Mevlana’nın sıradan insanları elediğini, kendine sevgi besleyip bağlananları dost edindiğini, madde ve mana sırlarını verdiğini, o kişiyi yetiştirip bambaşka biri haline getireceğini öğrendik, anladık.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar