1270- (Şems Hazretlerine
hitap)
Beni
başsız ayaksız bir hale getirdin, elimi, ayağımı aldın, uyumadan, yemeden,
içmeden kestin beni;
Ey
Yusuf-u Kenan’ım (Kenan ilinin güzel insanı),
sarhoş bir halde gülerek gir içeri.
Lütfunla
(İyiliğinle) cana (Yaşama,
hayata, güce, diriliğe) döndüm, (Sevinçten
coşkuya kapıldım) kendimden geçtim.
Ey
varlığı benim gözlerden silinen (İçime tesir eden
arınmış ruh), gizlenip giden varlığımda (Kalbimde,
canımda, gönlümde, ruhumda) gizlenmiş güzel!
Ey
nergisi (Güzel kokulu süs çiçeğini) sarhoş eden,
gözlerini süzen güzel, gül senin yüzünden elbisesini yırtmada;
Dallar
senin lütfunla yüklü, tomurcuklar vermede.
Ey
benim ucu-bucağı bulunmaz bağım, bahçem (Aranılan,
istenilen her güzelliği içinde bulunduran)!
Bir
an oluyor, beni dağa çekiyorsun, bir an geliyor, bağa çekiyorsun, gözlerim
açılsın diye bir an da ışığın dibine götürüyorsun beni.
Ey
canlardan da üstün can!
Ey
madende de değerli maden!
Ey
alımı alımlardan ileri güzel, a benim güzelim benim dilberim!
Mademki
yurdumuz toprak değil, ko (Koy) çürüsün,
dökülsün ten, korkum yok;
Gökleri
bile düşünmüyorum ben, ey vuslatı (Buluşması)
Zühal yıldızıyla buluşmaya (Problemler çıkaranlara)
benzeyenim.
Can,
senin güneşinden ayrı kaldı mı havadaki zerreye döner.
Ey
benim dört temelimin (1. Kendine kütle çekim, 2.
Elektrik yüklü parçaları çeken, 3. Farklı uzaklıklarda olanı çeken, 4. Zayıf
iletişimde olanı kuvvetlendirip kendine çeken) temeli, dört direğimin aslı, esası, niçin
sensiz kalıyor niçin?
Ey
benim padişahım Salâhaddin!
Ey
yol bilenim, yol görenim!
Ey
temkinime (Ölçülerime, sınırlarıma) aldırış
etmeyenim!
Ey
olması mümkün olanlardan da üstün olanım!
Erguvanın
(Güzel ve parlak kırmızımtırak çiçek)
güzelliğine dalıp ergononun (Org-un) nağmelerini
dinleyerek (Sona doğru gittiğini bildiğin halde
bilmiyormuş gibi davranarak) ne vakte dek ecelden kaçıp duracaksın?
Bak
da gör, işte, çeke-sürüye götürüyorlar seni, gerçekten de biz, dönüp ona (Allah’a) varacağız.
Ne
vakte dek tamahla (Doymazlıkla) evleri
kilitleyeceksin, ne zaman kadar yiyip içmeye koyulacaksın, yemlere dalacaksın,
ecel tuzağı seni zebun (Güçsüz, zayıf, aciz)
etti gitti.
***
DİVAN-I
KEBİR1
MEVLÂNÂ
CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Şems
Hazretlerinin parlak, kendini yetiştirmiş bir insanın isteyip aradığı
güzellikleri, faydaları kendisinde barındırdığını öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin her seviyede olan kişileri bir mıknatıs gibi kendisine çekme
kuvveti olduğunu öğrendik.
3.
Şeyh Salâhaddin
Hazretlerinin Allah’a giden yolu bilen, yolu gören, kendini yetiştirmiş
kişilerden üstün olduğunu öğrendik.
4. Dünya ömrünün bir zaman sonra sona ereceğini, bundan kimsenin kaçamayacağını, ahret hayatının başlayacağını
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Ölüm
gelmeden önce ölüm sonrası yaşayacağımız durum ve konuma hazırlık yapmamız
gerektiğini, öğrenmemiz gerekenleri ve izlememiz gereken yolu adı geçen
büyüklerimizden öğrenmemiz ve onların önerilerini yerine getirmemiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ