23 Nisan 2022 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 4720 İNCİ BEYİT

(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)


4720. Baş çekenler, gizliliğin alanından geliyorlar bana;

Bütün bu yardımlar, ona bağışladığı halin tadından geliyor bana.


Etme dostum, cefalar ederek başı boş, yersiz-yurtsuz bırakma şu gönlümü (Kalbimde oluşan duyguların kaynağını kendi haline bırakma).,

Armağan olarak canımı al, ciğerimi paramparça etme benim.


Sana gönül vermiş gamlar yeyen aşık, pek çoktur.,

Canın için, başın için, şu gamlar yiyen gönlüme kastetme.


Bana, çaresizliğime bir acıyış gözüyle bak..

Senden başka çaremi bulan biri varsa bırak beni, çaremi bulmaya uğraşma.


Gönül, senin ateş tapınağının karşısında bir şişecidir;

Gönlünü, benim sırça bir şişeye dönmüş gönlüme karşı sert bir hale sokma.


Her solukta cefacı ayrılığın, soluk-soluk ayrılıklar üfürüyor bana., korkusuzca üfle ama cefa etme. ,


Boğum-boğum bedenim beşiğe benziyor, gönülse tıpkı çocuk... Kucağına al.

Boyuna beşikte bırakma onu.


Canımı, güneş yüzünün karşısında zerre gibi oynat;

Gece gibi canımı her yıldıza bağlama.


Gaddar dünyanın hileden-düzenden iki yüz başı var başımı şu gaddar dünyaya bağlama benim.


Harut, Marut gibi yüzlercesi, büyüsüyle bağlanmış-kalmış..

Beni şu büyücü cadıya bağlatma.

                                     ***

DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                                    ***

(Hârût ve Mârût, Kur’an-ı Kerim’in 2. Surenin 102 ayetinde Süleyman Peygamberin kâfir olmadığı, şeytanın kâfir olduklarını bildirirler ve insanlara büyü yapmayı öğrettikleri söylenir.


Sonra da Babil’e indirilen Hârût ve Mârût adlı iki meleğin, biz sizi imtihan etmeye memuruz, sakın kâfir olmayın demeden kimseye bir şey öğretmedikleri anlatılır.


Halkın rivayetlerine göre, bu iki melek, insanların isyanından yakınmışlar.


Tanrı, onlarda şehvet vardır, size de şehvet versem, siz de isyan edersiniz demiş.


Onlar, isyan etmeyeceğini söyleyince, Tanrı onlara şehvet verip yeryüzüne inmelerini buyurmuş.


Gündüz inerler, halk arasında hüküm sürerler, gece İsmi Azamı okuyup göğe çıkarlarmış.


Derken bir kadına gönül vermişler, kadın ismi Azamı öğretirlerse bunlara ram olacağını söylemiş, öğretmişler, kadın bu adı okuyup göğe çıkınca Tanrı onu çarpıp bir yıldız yapmış, Zühre bu kadınmış.


Hârût’la ve Mârût’u dünya azabıyla ahret azabı arasında muhayyer bırakmış, dünya azabına razı olmuşlar.


Bunları Babil kuyusuna baş aşağı asmışlar.

Büyücüler, o kuyunun başına gidip bunlardan büyü öğrenirmiş.

Bu yüzden edebiyatta Hârût-Mârût Zühre, Babil kuyusu, büyü ve büyücü ile anılır)


Neler öğrendik;

  1. Gizli alandan Mevlana Hazretlerine yardımlar geldiğini öğrendik.

  2. Mevlana Hazretleri kendi haline bırakılmayı istemediğini, ne isterlerse armağan olarak vereceğini ancak aşksız bırakılmamasını istediğini öğrendik.

  3. Şems Hazretlerine aşık olanın çok olduğunu, Mevlana Hazretleri de aşık olduğunu, bu aşkın üzüntü oluşturmamasını dilediğini öğrendik.

  4. Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin kendisine acıyan gözle bakmasını, bundan başka dert istemediğini öğrendik.

  5. Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretlerini çok özlediğini, kendisine bağlı olduğunu, kendisi dünyanın hilelerine, düzenlerine bırakmamasını istediğini öğrendik.

                           *

İşte böyle yaren;

Mevlana Hazretleri aşkın büyüsünü istediğini, Sevgili olarak da Allah dostu Şems Hazretlerini seçtiğini, başka bir arayışının olmadığını öğrendik.

                         *

RAVLİ



Popüler Yayınlar