(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
4250. Senin şeker kamışın için atlas gibi (Yüzü parlak, sık dokunmuş bir ipekli kumaş türü, saten) kanlı gözyaşları yağdırmadayım;
Bu atlasa benziyen,bu ağır kumaşlara bedel gözyaşları mı dökmekten başka bir çarem yoktur.
Dostum, ben senim, sen de bensin...
Kendini bırakıp da gitme kendinden;
Kendini başkası sanma;
Sürme (Kapını içerden kapama) kapından.
Sonu gelmez fitnelerinle (Karışıklık, kargaşa) başını-ayağını yitirme de şaşkınlar gibi cefa ayağını (Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum ile) kendi başıma basayım (Kendi kendime baskı oluşturayım).
Gölge gibi senden hiç ayrılmıyan biri varsa o da benim;
Dostum, kendi gölgene çekme kendi hançerini (Yok etmeyi isteme).
A ağaç, her yana binlerce gölgen serilmiş;
Okşa gölgeleri, ayırma aslından onları.
Gölgelerin hepsini gizle, ışığında yok et:
Parlak güneşe benzeyen yüzünü aç, göster.
Gönül ülkesi, senin iki gönüllüğünün yüzünden perişan olmuş;
Çık tahta, minberinden ayak çekme (Müslümanlara öğüt vermekten vazgeçme).
Akıl taçtır (Soyluluk, iktidar, güç veya hükümranlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlıktır);
Ali (Yüce, yüksek) temsil yoluyla (Hak ve görev bakımından bir kimse veya topluluğun adına davranmaya) böyle demiştir;
Sen de kendi incinle (Şekil değiştirmeyen mücevherinle), kendi özünle (Benliğinle, kendi manevi varlığınla, içinden, gönlünden, yüreğinden, ruhundan) taça bir başka güzellik ver, yeni bir parlaklık bağışla.
Eğer örtüsünü, kullar (Sevgiyle bağlanmış, sevgi, dostluğa devam ettiren)-köleler (Aşırı derecede bağlı olanlar) gibi Ay'ın taşıdığı o güzeli, belki himmetimiz (Yardımımız, kayırmamız), bağa-bahçeye (Güzelliklerin bir arada olduğu yere) doğru çeker, getirir.
Canda (Yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan) bu güç-kuvvet yoktur, onda bu küstahlık olamaz ama belki bu işi, sevgilinin yardımı sayesinde yapabilir.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerinin ayrılığından çok üzüldüğünü, kendisini onun bir parçası olarak gördüğünü, ayrılığı sona erdirmesini, kapıyı kapatmamasını istediğini, dilediğini öğrendik.
Karışıkların, kargaşaların gürültülerine kendimizi kaptırdığımız zaman kendi kendimize baskı oluşturup kendi yapımızı iş görme yetisinden, görev ve fonksiyonundan uzaklaştıracağımızı, öğrendik.
Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerini ışık kaynağı olarak gördüğünü, kendisini de gölgesi olarak konumlandırdığını, ışığı kesip gölge olarak kalmayı yok etmemesini istediğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerinin ışığını daha da kuvvetlendirmesini, kendi gölgesine sığınanları gizleyerek yüzünü, gerçekliğini, sırları göstermesini istediğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerinin Müslümanların kalplerinde oluşan duygularının kaynağına öğüt vermekten, ayarlanmalarından vazgeçmemesini, istediğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri, Şems Hazretlerine sevgiyle bağlanmış, karşılık beklemeden hizmet edenlerine şekil değiştirmeyen hakikati olduğu gibi göstermeye, özünden daha başka güzellikleri, aydınlıkları vermesine devam etmesini istediğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Canımızdaki gücün, kuvvetin Allah dostunu sevgiyle bağlandığımız, dostluğu devam ettirdiğimiz, sevgili olarak gördüğümüz, yardımını aldığımız Şems Hazretlerinin yardımı ile olabildiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
