26 Mayıs 2021 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1900 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1900. Gölgelik ehli (Gizli usta kuruyucu olan) ruh, donmuş-buz kesmiş, bezmiş (Usanmış), neşesiz bir halde oturmuş, sana yüz tutmuş, bir muştuluk (Sevindiren haber) beklemede.

Güneşe dalmış can, ne suç işlerse işlesin; 
Suçundan her yana bir kefarettir (Bir günahı Tanrı’ya bağışlatmak umuduyla verilen sadakalar, oruçlar), şimşek gibi çakmada.

Güneşin ışığı dağlara da renk vermiş, yeryüzüne de...
Herşeyin rengi ondan. 

Fakat hava, o kadar latif (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan), o kadar temiz ki, hiç bir renk yok onda.

Can, zerreler gibi güneş ışığında oynayıp duruyor; 
La'l gibi ışığı nasıl benimsiyor, bir bak da hünerini seyret.

Can, taş veriyor da la'l (Kırmızı değerli taş) alıyor., 
Oynamada, hem de terennümlerle (Güzel ve alçak sesle şarkı söylemede) neşelenmede.
Ne de hoş bir alış-veriş bu.

Gökyüzü değirmisi (Yuvarlağı) geliyor, yüzü canların kulağında., 
Ezel (Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik) sırrını sözsüz, harfsiz söyleyip duruyor.

Her solukta cana bir ışıktır, salar. 
Fakat nerde o gönül, nerde o güç-kuvvet ki ondan bir işaret versin hiç olmazsa.

A Tanrı mahremi (Yakını) Şemseddin, Tebriz'e padişah sensin, aşkının şehidini (Kutsal bir ülkü veya inanç uğrunda öleni), a ezel (Başlangıcı belli olmayan zaman, öncesizlik) şahı (Başkanı) bir kerecik ziyaret et.

Ka'be (Bir kimsenin taptığı, kutsal saydığı yer), bir putun (Doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan nesne) çevresinde dönmede, onu tavaf etmede (Kutsal bir yeri ziyaret etmede)., 
Ey Tanrım, bu ne biçim put, bu ne bela güzel, bu ne afet?

Dolun-Ay, ona karşı kırık-dökük bir değirmiden (Yuvarlak) başka bir şey değil., 
Şeker kamışları, şekerine zahmet veren birer sinek sanki.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
Neler öğrendik;
Ruhumuzun, ruh ustasından sevinçli bir haber gelmesi için beklediğini, Şems Hazretlerine yöneldiğini öğrendik.

Şems Hazretlerinin güzelliklerine  içine dalan canımızın işlediği suça bakmaksızın bekleyiş içinde olduğunu öğrendik.

Din güneşi Şems Hazretlerinin renginin renksiz olduğunu, çünkü bütün renkleri içinde barındırdığını öğrendik.

Şems Hazretlerinin ışığının sıradan taşı bile değerli taş haline getirdiğini öğrendik.

Şems Hazretlerine taş verenlerin verenlerin değerli taş alıp bu alış-verişten, sevindiklerini, neşelendiklerini öğrendik.

Şems Hazretlerinin Ay gibi parlayan yüzü ile başlangıcı belli olmayan zamanın sırlarını anlattığını öğrendik.

Şems Hazretlerinin canımıza ışık verdiğini, gönlümüzün de bu ışığı görecek kuvvete ulaştırmamız gerektiğini öğrendik.

Kâbe’nin Şems Hazretlerinin etrafında döndüğünü öğrendik.
                             *
İşte böyle yaren;
Kâbe’nin bir ev olduğunu, bu evin sahibinin de Allah olduğunu, Kâbe’yeevi değil de ev sahibini ziyaret etmek için gidenler özür dolayısıyla veya ululuğu gereği Kâbe’yi ona gönderip etrafında döndürdüğünü öğrendik, anladık.
(Ravli MEVLANA VE FAHRÜNNİSA yazıp Googleden okumalısın)
                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar