7 Mayıs 2021 Cuma

DİVAN-I KEBİR 7-8 CİLT 1710 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

1710. Ne kadar kaçtıysam gölgem (Karanlık görüntüm), ayrılmadı benden., 
Kıl gibi incelsem de beni vekil eden (Beni temsil eden), gene gölgem.

Gölgeleri (Karanlık görünümü) ancak güneş giderebilir., 
Gölgeyi uzatır, kısaltır güneş; 
Bunu, bu hüneri (Beceri isteyen ustalığı) güneşte ara sen.

İki bin yıl gölgenin peşinden koşsan sonunda görürsün ki, gene geridesin sen, ve gene gölge ilerde.

Tapı kılmandır (Kendine aşırı değer vermendir) suçun; 
Nimetindir (Yararlandığımız imkanlar) zahmet kesilen (Güçlük çıkartan işlerdir); 
Mumundur (Bildiklerine güvenmen) karanlık veren sana; 
Bağındır (Benim olsun diye), arayıp taraman (Yoluna engeldir) senin.

Anlatırdım bunu ama gönlünün beli kırılıverir ; 
Gönül şişesini de kırarsan artık yamamak fayda vermez sana.

Benden duy, benden işit, gölge de gerektir sana, ışık da... 
İkisi de beraber gerek.

Baş koy da "Sakının” (Bakara suresi 24) ağacının önünde uza, gitsin.
Onun lütuf ağacından (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım meyveleriyle) geliştin, kanatların çıktı (Uçacak yeteneğe kavuştun) mı da sus; 
Güvercinler gibi bakra- baku demeye kalkışma (Yerini belli etme).
Kurbağa suda yüzer; 
Yılan yetişemez ona., 
Fakat ötmeye başladı mı yılan, nerede olduğunu anlar onun.

Düzenci kurbağa yılan gibi öter ama kurbağalığındaki o gevşeklik yok mu, sesiyle-soluğuyla kurbağa kokusunu verir, sesinden ne olduğu (Sahteliği) anlaşılır.

Fakat kurbağa sussaydı yılan, av olurdu ona... 
Defineye giren arpayla arpa ölçeği bile defineden sayılır hani.
                        ***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN  
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                        ***
(Bakara suresi 24:
Yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının.
Çünkü o ateş kafirler için hazırlanmıştır.)

Neler öğrendik;
Mevlana Hazretleri üzüntüden, sıkıntıdan, perişanlıktan, yasalara ve törelere uygun olmayan davranışlardan, gereğince anlaşılıp bilinmeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan durumlardan kaçsa da bunların hep gölge gibi kendisinden ayrılmadığını öğrendik.

Güneş ışığının gölgeyi uzatma veya kısaltma kuvveti olduğunu, bu yeteneğin ustalığını güneşte bulabileceğimizi öğrendik.

Yaradılış olarak bizimle yaşayan, hoşlanmasak da bizimle olanlar ile yarış yapmamamız gerektiğini öğrendik.

Bir şeye aşırı değer vermenin suç olduğunu öğrendik.
Sahip olduğumuzu elde tutmak için zahmet çekeceğimizi öğrendik.

Kendi ışığımızı güçlü görürsek, daha güçlü ışığı aramazsak karanlıkta kalacağımızı öğrendik.

Aradığımız her ne varsa bir şekilde bizi bağlayacağını öğrendik.

Gölgenin de ışığın da bizim için gerekli olduğunu, kafir olmadıkça korunma altında rahat olacağımızı öğrendik.

Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım görüp gelişirsek susmayı öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

Düzenci, hile yapan, hileci, oyunbaz, düzenbaz, entrikacı ne kadar usta olursa olsun kokusundan, sesinden ne olduğu anlaşılacağını öğrendik. 
                             *
İşte böyle yaren;
Değerli olan kişilerin arasına giren kişinin değerli olacağını öğrendik, anladık.
                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar