(Mevlana Hazretleri
Şems Hazretlerini anlatıyor)
3350. Elimden tuttun, ahdettin
benimle (Sözleşme yaptın), kıyamete dek dost olacağına söz verdin.
Senin ahdinin elinden elden çıktım ben;
Canına and olsun, el çekme
benden.
Artık bundan böyle bir kere daha
seninle ahitleşmeye kimin gücü yeter?
Çünkü sen pek taş yüreklisin, pek
aman nedir, bilmezsin.
Hasta gönüllere gözler gibi bekçi
dikmedesin;
Sen mi daha zalimsin, sarhoş gözlerin
mi?
Gözünden söz ettim ya;
Gönlüm, yokluk denizine, can
verme deryasına gitti.
Gönlüm gitti;
Aşkın, devletle, muradına
erişerek, dileğini elde ederek sağ olsun.
A aşk, âşıkların başlarından
eksilme:
Ebedi olarak yaşa da boyuna
onların işlerini başar.
Üstünsün, kerem sahibisin, lütuflar
edersin;
Fakat mademki ayıksın, aklın başında,
uzak ol.
Âşıklara, ayık (Sarhoşluğu geçmiş) dost yakışmaz;
Ayıklardan hiç mi hiç dostluk
gelmez.
Saki (İnsan
ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan), bir soluk az şarap (Tanrı şarabı) sunarsa bana, ağlaya-inleye eteğine
sarılırım onun.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Mevlana Hazretleri
ve Şems Hazretlerinin kıyamete kadar dost olma ve dost kalma sözü birbirine
verdiklerini öğrendik.
2.
Âşık olunan
ayrılsa da ölse de ona olan aşkın onu öldürmeyeceğini, aşkın ona ebedi hayat
vereceğini, aşık olanların başlarından aşkın eksik etmemeleri gerektiğini
öğrendik.
3.
Aşkın başlı
başına varlık olduğunu, üstünlük, asillik, büyüklük, ululuk sahibi olduğunu,
bunun gereği olarak iyilik ve yardım yaptığını öğrendik.
4.
Âşık olduğumuz
sözünde durmasa da aşkın ebedi yaşayacağını, âşıkların işlerini aşkın göreceğini
öğrendik, anladık.
*
İşte böyle yaren;
Âşıkların dostunun Tanrı şarabı içmiş sarhoş aşıklar
olacağını, ayıklardan dostluk gelmeyeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ