(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
3450. Gülüşünü, senden gizler -
durur;
Çünkü o şaraptır, sense yoksul
bir mahmursun.
O tacire, sirke satıcılığı vermiş
değil mi?
O yas, o ekşilik, ne de tatlı
gelir ona.
O Ay gibi yüzden başka hiçbir
şeyde tat-tuz yoktur;
Erler, tadı sindirmeyi o yüzden
bulurlar.
Yeryüzüne baharın lütfu nasıl
gelirse senin bedenine de o Ay’ın ışığı vurur.
Sana da yeşil elbiseler bağışlar;
Seni de topraklıktan kurtarır.
Bütün düşünceler, bu korkuyu
almıştır;
Sen de inciler gibi gönülden çık
da oraya var.
Haydi, a saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren, Allah nuru saçan),
lütfet, şarap sun, hem de sundukça sun;
Fakat geçici, eğreti şarabı
değil.
Tertemiz bir şarapla (Tanrı şarabıyla) sabahladık;
Bütün kutluluk da sabahlamakta
zaten.
Derken o sabah şarabıyla da
hayırlı bir akşama ulaştık;
Sundukça sun şenlikler ver,
döndür hayırlısıyla şarabı.
Haydin a sufiler (Kendini Allah’a adamışlar);
Bugün sema var, şarap var;
Evet, işret var, zevk var bugün.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin şarap burukluğunda yüz gösterdiğini, sevenlerini bu
halin tatlı geldiğini öğrendik.
2. Şems Hazretlerinin yüzüne bakmakla sevenlerinin çok kazanımlarda
bulunacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Kendini Allah’a adamışların sema etmeleri sema ile
inancın zevkini yaşamaları, zevkten sarhoş olmaları gerektiğini, bu halde iken
aklın kolayca anlayamayacağı sırlara kavuşacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ