18 Eylül 2020 Cuma

DİVAN-I KEBİR 6. CİLT 3400-3410 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)

 

3400. Onun ışığıyla da kanatlarını yakar-yandırırsın;

Işığındaki tatlılık, seni senden alır.

 

Feryattan o güneşin değirmisi (Yuvarlağı) yarılır-gider;

Zaten gül, gül verir, diken ağacı diken.

 

Bunun ötesini anlatmada dil acizdir;

Dilin işi gücü, görüneni anlatmaktır zaten.

 

Hâlbuki görünen şekil, gül yaprağına benzer;

Su gibi eriyip gidiverir.

 

Sarhoşluk, mahmurluk istiyorsan, o güllerin eridiği kıyada.

 

Boyuna Tebrizli Şemseddin'in adını söyle de onun yüzünden bu işleri başar.

 

Şu gönül, içinde bir bahardır gördü;

Seher çağında, görülmemiş bir çayırlık, çimenliktir seyretti.

 

Öylesine bir çayırlık ki âşıksın canına rahat huzur konağı da orda, dilsiz, kolsuz öpüşüp kucaklama da orda.

 

Firdevs cenneti bile o gül bahçesinin kulu kölesi;

Cennet, onun yeşilliğini görünce utana kalmış.

 

Her yanda bir neşe, bir sema (Mevlevi raksı) meclisi (Kurulmuş);
Her ağacın altında bir eşsiz güzel.

 

Kâfur (Beyaz, yarı saydam) gibi ak-pak olmuş bir ihtiyar gelse gül yanaklı, misk saçlı olur.

 

Can, aslan gibi zincirlerini kırdı da deli-divane kesildi, çıldırmışçasına o yana kaçtı.

 

Bakayım nereye gitti can dedim de peşine takıldım;

O gidişte bana bir iş açıldı.

 

Gönül çekici eşsiz konuklar gördüm;

Fakat canın izini tozunu bile göremedim.

 

Sırrıma söyle de geri gelsin;

Yook, gelmeyecekse bari sen gel.

 

Oradan armağan olarak bir şeyler getir de bedenimi de tutayım, oraya götürüp dikeyim.

 

O Ay kimdir?

Efendiler efendisi Şemseddin;

Tanrı huylu, eşsiz, örneksiz, ünlü er.

 

Beni, can âleminin bir eşsiz güzeli tuttu da, bir kucakladı, bir kucakladı, bir kucakladı ki.

 

Dar yolda öylesine bir sataştı, öylesine bir sataştı, öylesine bir sataştı ki bana.

 

Onun aşk ateşlerinden, candan bir dumandır tuttu, bir dumandır tuttu, bir dumandır tuttu.

                        ***

DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN

Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI

KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385

                        ***                   

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin ışığını alanın, sevdiğinin yanında ne yapacağını bilemez hale geleceği, kendi kişiliğini ve tercihlerini unutacağı tatlılık içinde şanslı bir zaman içine gireceğimizi öğrendik.

2.    Yapası gül olanın gül, diken olanın diken, meyve olanın meyve vereceğini, dilin bunu anlattığını öğrendik.

3.    Görünen şekillere takılıp kalmamak gerektiğini, bir zaman sonra eriyip gideceğini öğrendik.

4.    Yaşamda mutluluk duymak, hoşa giden etki ile zevk almak isteyenin şeklin eriyip gittiği kıyıda olması gerektiğini öğrendik.

5.    Sırların, mananın maddenin bağlamasından kurtulduğu zaman görünür olabileceğini öğrendik.

6.    Şems Hazretlerinin ismini söyleyerek onun aşk öğretisini alanın mana ve sırları görebilecek, anlayabilecek, yaşayabilecek duruma gelebileceğini Mevlana Hazretlerinin işaret etmesi ile öğrendik.  

7.    Şems Hazretlerinin aşıkları çektiği, yaşattığı yerin cennetlerin bile hayran olduğu yer-yurt olduğunu öğrendik.

8.    Şems Hazretlerinin ismini anın, sevip bağlananın ihtiyar bile olsa gençleşeceğini öğrendik.

9.    Mevlana Hazretleri çok çekici ve eşsiz makamlar gördüğünü, fakat canının istediğini bulamadığını öğrendik.

10.                      Mevlana Hazretleri efendiler efendisi Şems Hazretlerini bulunca, Şems Hazretlerinin Mevlana Hazretlerini kucakladığını öğrendik.

                   *

İşte böyle yaren;

Şems Hazretlerinin Tanrı huylu, eşi-örneği olmayan tanınmış, şöhretli, işini iyi bilen, yetenekli, yiğit erkek olduğunu Mevlana Hazretlerinin öğretmesi ile öğrendik, anladık.

                   *

RAV

 

Popüler Yayınlar