(Mevlana Hazretleri
Hazreti Ali’yi anlatıyor)
3210. Söyle a gül, şunu-bunu
dalayan (Rahatsız eden) kuru bir diken değil
miydin?
Kimden eriştin bu lütfa (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardıma
kavuştun)?
Sen de göz, toprak cinsindendin,
en (Üstün derecede) ne görürüm ki demiştin;
Fakat görüyorsun
işte.
Sende ayak, durduğun yerde
kalakalmıştın;
Koşturan koşturdu seni de koştun.
İsa’nın soluğuna da düşmansın,
bilgisine de;
A eşek, acaba bu çağırışa eriştin mi?
Sen?
Şu bilgi de mal gibi arta kalan
mirastır;
Ne sen kalırsın, ne seçtiğin, elde ettiğin bilgi kalır.
Kocalmış dünyaya dedim ki:
Gençleş de genç baktı gör, nice
bir böyle kadid olup (Çok zayıflayıp, bir deri bir
kemik durumunda) kalacaksın?
Gel de ümidi bir iyice seyret;
Ümit içinde sonsuz ümitsizliğe düşmek iyi bir şey değil.
Ona ulaştım, sözden ayrıldım;
Fakat senin ayrıldığın padişahtan
ayrılmam ben.
Duydum ki bu kulu övmüşsün;
Kim oluyorum ben?
Lütfunu ((Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardıma kavuştun) göstermişsin.
Sen lal'in (Kırmızı renkte
değerli taş) madenisin, kehribarın
canısın;
Acımış da bir saman çöpünü
kendine çekmişsin.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Bir toprak, bir
bitki iken Allah’ın lütfuyla görüşe, koşmaya, kalıcı bilgiye, iyilik ve
yardımıyla kavuştuğumuzu öğrendik.
2.
Kalıcı olan
bilginin olduğunu, dünyalık malın miras olarak dağılıp gittiğini öğrendik.
3.
Sonsuz bir ümit
içinde ümitsizliğe düşmemek gerektiğini öğrendik.
4.
Allah ve Allah
dostlarına ulaşanın söz söyleme isteğinden ayrılıp kendisiyle ayrılığa düşmemek
gerektiğini öğrendik.
5.
Allah’ın övdüğü
kul olan Mevlana Hazretleri kendisini değersiz sayıp bu övgüye uygun olmadığını
söylediğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ın, Allah dostlarının uygun kişiyi mıknatısın
demiri çektiği gibi, yer çekimi gibi kendine doğru çektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ