(Mevlana Hazretleri
Aşkı öğreten Şems Hazretlerini anlatıyor)
3140. Ama bu aşkla bir de
buluşursak onunla, yaşayışın ta kendidir bu, ta kendi.
Tövbe elleriyle (İşlediği suç işlediğini kabul ettiğini itiraf ederek),
suçtan nedamet (Pişman olmuş) elleriyle yapıştık,
sarıldık kerem sahiplerinin (Soyluların, ululuk ve
büyüklük, asalet sahiplerinin) eteklerine.
Fakat sarhoşlara bu sarılış, kar
etmedi (Kazanç sağlamadı);
Kurtuluş delillerinden bir fayda
bulmadı onlar.
Nehy edilen (Yasak edilmiş) şeyleri içtikten sonra gönül, nasıl
düzene girer, nasıl çekişir?
Sen o Ay'sın ki göğe sığmazsın:
Sen öyle bir susun ki dereye
sığmazsın.
Öylesine bir incisin ki denizden
de fazlasın:
Öylesine bir dağsın ki ovaya sığmazsın.
Ne afsun okuyayım sana a periler
padişahı?
Şişeye, afsuna (Büyüye) sığmazsın ki sen.
Leyla'sın sen;
Fakat Mevla'nın gayretiyle
Mecnun'un (Sevdadan ötürü kendini kaybetmişlerin)
hatırına (Düşünmesine, akılda tutmasına) da
sığmazsın.
Bir güneşsin (Işık ve ısısın) ki gönül ışığıdır elbisen;
Atlasa, ipeğe sığmazsın sen.
* Cana canlar katan bir hekim
çırağısın ama Eflatun'un (Yunanlı filozof, aklı temsil
eden) delillerine de sığmazsın.
* Bir macunsun (Hamur kıvamında) ki Zahire'de (Gerektiğinde kullanılmak için saklanan tahılda) yoktur o macun;
Zahire de nedir, sen Kanun'a (Devlet kuralına) bile sığmazsın.
Düşman, bu nasıl olabilir diye
söylenir-durur;
Fakat nasıla, niceye (Ne biçime, ne nasıla, ne kadara, ne hangi yolla olduğuna)
de sığmazsın sen.
Dünyanın karnında küçücük bir
çocuktun, oraya sığıyordun;
Fakat şimdi büyüdün, sığmazsın
dünyaya.
Bu sözleri kulaklara duyurma;
Sus;
Her meftunun (Tutkunun, gönül vermişin, bağlanmış, sevmiş olanın ) kulağına sığmazsın sen.
Talihimiz (Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni
olan güç) bu a efendi, bahtımız (Gelecekteki
olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için
çizdiği yaşayış biçimi, kader) bu;
Yola düştün, gittin buradan a
efendi.
Işığım söndü, dumanım yücelere
ağdı;
İki gözüm de yücelere dikildi -
kaldı a efendi.
Yeryüzü, göğe dek kara duman
kesildi;
Sevda da karalar giyindi a
efendi.
Bu âlemde bana, yalnız sen
vardın;
Sensiz yapayalnız kaldım a
efendi.
Nerde o baht, nerde o devlet ki
gelsin de senin ateşinle halimizi görsün a efendi.
Efendi, a efendi diyip
durmadayım:
Geri gel de cevap ver bana a
efendi.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretleri, kendisinden ansızın ayrılan Şems Hazretlerinin özelliklerinin ve
büyüklüğünün kolayca tanımlanamayacak sınır konamayacak büyüklükte olduğunu
bize tanıttığını öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretleri aşkı ve hakikati öğreten, gösteren, yaşatan, şüphelerden arındıran
Şems Hazretlerini çok özlediğini, aradığını, davet ettiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şems Hazretlerinin ahrete gitse bile gücünden bir şey
kaybetmeden hatta çok daha güçlü olan, buyruğu yürüyen, sözü geçen, görgülü,
nazik, kibar bir büyüğümüz olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ