(Mevlana Hazretleri
ben anlatıyor)
2450. Tef (Zili bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı)
gibi, bana da, güzel sesin var, seslen diye silleler (Elin
iç yüzüyle vurulan tokat) vuruyorsun ama.
Tef gibi yüzümü teslim etmişim
sana;
Yüzümü kafa say da vur silleyi
gitsin.
Tefle el-avuç, bir ses çıkarır;
Bir değilse var, birbirinden ayır
onları.
A ney, gece-gündüz, o dudağa
eş-dostsun sen;
Bir öpücük de bize iste, noolur (Ne olur)?
Öpüşe düşkünsün, hor-hakıyr (Değersiz, aşağı, itibarsız, değersiz) olmuşsun sen;
Cömertlik et (Para ve malını esirgemeden veren biri ol) desem bile
öğüt tutmazsın ki.
A kamış, o dudakların afsunuyla
şeker oldun;
Yürü a şeker kamışı, o dudaklara
ulaştığın için şükürler et.
Güzel sesin var ama şükür bu
değil;
Şeker gibi bir sesin var ya, o
sesle seslen.
Sus, ney-i (Üflemeli çalgıyı) anmayı (Aklına
getirip sözünü etmeyi, düşünmeyi, hatırlamayı) bırak;
Çünkü ney, biri iki et diyor
sana.
Şu anda bir hemdem (Yakın arkadaşın) geldi;
Sus.
Sen söylemeden de söyleyeceğini bilir
o;
Sus.
Susarken söyleyen (Kelime söylenmeden ifade eden) şarabın kadehiyle seni
kendinden geçirir de oturta-kor (Yerleşir) o.
***
DİVAN-I KEBİR 6 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Bir
yerden ses geliyorsa bir teslim olan bir de ondan ses çıkartan olduğunu
öğrendik.
2.
Yakın
olmakla tatlılık oluştuğunu, tatlılığa ulaşanın tatlılığa değil tatlılığa veren
sevgiliye şükür etmemiz gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
dostu sevgili gelince sevenini kendinden geçirerek sarhoş ettiğini, hareketsiz
bıraktığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ